Dışkapı Postası #1
hayata dışkapı'dan ve doğal olarak dışkapı'nın mandalından dahil olarak izlenimler;
-öncelikle dışkapı dedik ordan başlayalım. semt olarak esenboğa'nın 03l-r pistlerinin yaklaşma güzergahı üzerinde bulunuyoruz. gece gece salak salak bişilerle uğraşırken birden yaklaşmakta olan bir uçağın seslerini duyuyorum, eğer aşina olduğum bir saatse ister istemez bu x'ten veya y'den gelen uçaktır diyorum. x,y ve z iniş sıralaryıla dortmund, stuttgart ve köln oluyor. :D
-az önce haberlerde yanan ormanları, ölen bebekleri seyrettim de kültür sepeti'ne yazdığım yorumu aynen yayınlıyorum.
*yeni doğmuş bebeklerini yaşatamayan;
*ciğerlerini yakıp kavuran ve buna sadece seyirci kalan
*kurucusunun hatırasına saygı göstermeyip "iş ziyareti" kisvesi altında yobazın önde gidenini sadece istanbul'da ağırlayıp anıtkabir'den ve ankara'dan kaçıran;
bir milletin hayat damarlarından biri tıpkı sanatsız kalmışçasına kopmuştur. cümleten geçmiş olsun!
-alpay erdem gibi olacak ama burdan ahmedinecad'a sesleniyorum.... hele bi esenboğa'ya gel. uçağının ön dikmesine işemeyen senin gibi olsun lan!
-demin ekmek almaya giderken aşağı sokakta böle çocukken bizim sokağa da gelen anadol kamyonetle gelen sütçülerden gördüm. yalnız adamın çevresinde bekleşen yaklaşık 15 teyzeyi görünce sütçünün sütünde bi keramet var dedim. en kısa zamanda başörtümü bağlayıp ben de süt isticem. anadol'daki sütçüden almayalı çok oldu ne kadardır ki acep? bi de bizim sokağa gelenden için arkadaşlar içine kırılan dişini atmış demişlerdi de bi kaç gün çok dikkatli içmiştim sütü. çocuk aklı işte!
- ekmek dedim de trabzon ekmeği de ne güzel bişeydir lan. hele biz çoocukken babamın üşenmeden çarşıdan alıp geldiği ve harbiden odunda pişmiş trabzon ekmeği. o üzerindeki şerit için kavga ederdik biz be.
-yine ekmek deyince çocukken köye gidince anannem bizim köy ekmeğine burun kıvırdığımızı görünce o kadar işinin arasında gider bize pazar ekmeği alırdı. pazar ekmeği dediğim de bildiğiniz francala ekmek. francala neymiş bildiğiniz ekmek işte :) sora biz de zaman geçince alışır, kendi elleriyle yaptığı ve fırınında pişirdiği ekmekleri iştahla yerdik. dışının kalması kaydıyla :P
-aşağı sokaktaki tekel bayiciye viski sattık geçen duty-free'den çıkma. kime kakalıyosa artık. olsun biz 10yetele karımıza bakalım. lakin bu ara işler o kadar yoğun ki kimseden viski falan istemeye dermanımız yok.
-demin de bizim apartmanda oturan ve her bastığında ayakkabılarından vıck vıck bu havalı oyuncakların seslerinden gelen ufaklık da çıktı ya herşeyimiz olmuştur artık. yanağından ısıracam bi dahaki sefere, öyle şirin lan!
-her sabah yan taraftaki teyzenin televizyonundan bangır bangır gelen yaprak dökümü'nden ve bununla uyanmaktan bıktım be arkadaş. ya kanal d, ya da bu teyze yaprak dökümü sevdasından vazgeçecek. ya da ben paraya kıyıp bu teyzeye bi işitme cihazı alacam. hayır tamam bi ara konuya ucundan bile vakıf olmadan diziyi seyrettik de her sabah her sabah yeter yahu.
-es es'im youla ile anlaşmış. 95-96 sezonundaki kona hala eses taraftarının kalbindedir. onun kadar verimli olması dileğiyle.
-es es dedim de onun gibi şanlı geçmişe sahip ve üniversitemin adını taşıyan efsane Hacettepe benim için ankara'daki gözağrımdır. tanıl bora'nın nasıl gençleri oldum'u kadar ayrıntılı ve aşk dolu olmasa da ben de artık bir hacettepe taraftarıyım. aldığım duyumlara göre kimi ankaragücü taraftarı da geçmişten gelen bu esintiye sahip çıkmış ve bir tarafında ankaragücü bir tarafında hacettepe yazan atkılar sipariş verilmeye başlanmış.
-demin üniversitemin adı desem de haksızlık ettim. hacettepe'nin bir semt olarak bir yeri vardır bieln için ve futbolumuzun en köklü takımlarından biridir ayrıca. biz her ne kadar o güzelim semti öküz gibi kampüsle işgal etmiş olsak da artık mor-beyaz renkleri ve armasındaki ankara kalesiyle artık geri dönmüştür, candır canandır!
-yazı biterken radyo odtü'de salak bi tanıtım programı vardı. ne güzel müik dinliyoduk lan! :)
-aneeeeeeeeeeaaaaaaaaa.... bitti.
-öncelikle dışkapı dedik ordan başlayalım. semt olarak esenboğa'nın 03l-r pistlerinin yaklaşma güzergahı üzerinde bulunuyoruz. gece gece salak salak bişilerle uğraşırken birden yaklaşmakta olan bir uçağın seslerini duyuyorum, eğer aşina olduğum bir saatse ister istemez bu x'ten veya y'den gelen uçaktır diyorum. x,y ve z iniş sıralaryıla dortmund, stuttgart ve köln oluyor. :D
-az önce haberlerde yanan ormanları, ölen bebekleri seyrettim de kültür sepeti'ne yazdığım yorumu aynen yayınlıyorum.
*yeni doğmuş bebeklerini yaşatamayan;
*ciğerlerini yakıp kavuran ve buna sadece seyirci kalan
*kurucusunun hatırasına saygı göstermeyip "iş ziyareti" kisvesi altında yobazın önde gidenini sadece istanbul'da ağırlayıp anıtkabir'den ve ankara'dan kaçıran;
bir milletin hayat damarlarından biri tıpkı sanatsız kalmışçasına kopmuştur. cümleten geçmiş olsun!
-alpay erdem gibi olacak ama burdan ahmedinecad'a sesleniyorum.... hele bi esenboğa'ya gel. uçağının ön dikmesine işemeyen senin gibi olsun lan!
-demin ekmek almaya giderken aşağı sokakta böle çocukken bizim sokağa da gelen anadol kamyonetle gelen sütçülerden gördüm. yalnız adamın çevresinde bekleşen yaklaşık 15 teyzeyi görünce sütçünün sütünde bi keramet var dedim. en kısa zamanda başörtümü bağlayıp ben de süt isticem. anadol'daki sütçüden almayalı çok oldu ne kadardır ki acep? bi de bizim sokağa gelenden için arkadaşlar içine kırılan dişini atmış demişlerdi de bi kaç gün çok dikkatli içmiştim sütü. çocuk aklı işte!
- ekmek dedim de trabzon ekmeği de ne güzel bişeydir lan. hele biz çoocukken babamın üşenmeden çarşıdan alıp geldiği ve harbiden odunda pişmiş trabzon ekmeği. o üzerindeki şerit için kavga ederdik biz be.
-yine ekmek deyince çocukken köye gidince anannem bizim köy ekmeğine burun kıvırdığımızı görünce o kadar işinin arasında gider bize pazar ekmeği alırdı. pazar ekmeği dediğim de bildiğiniz francala ekmek. francala neymiş bildiğiniz ekmek işte :) sora biz de zaman geçince alışır, kendi elleriyle yaptığı ve fırınında pişirdiği ekmekleri iştahla yerdik. dışının kalması kaydıyla :P
-aşağı sokaktaki tekel bayiciye viski sattık geçen duty-free'den çıkma. kime kakalıyosa artık. olsun biz 10yetele karımıza bakalım. lakin bu ara işler o kadar yoğun ki kimseden viski falan istemeye dermanımız yok.
-demin de bizim apartmanda oturan ve her bastığında ayakkabılarından vıck vıck bu havalı oyuncakların seslerinden gelen ufaklık da çıktı ya herşeyimiz olmuştur artık. yanağından ısıracam bi dahaki sefere, öyle şirin lan!
-her sabah yan taraftaki teyzenin televizyonundan bangır bangır gelen yaprak dökümü'nden ve bununla uyanmaktan bıktım be arkadaş. ya kanal d, ya da bu teyze yaprak dökümü sevdasından vazgeçecek. ya da ben paraya kıyıp bu teyzeye bi işitme cihazı alacam. hayır tamam bi ara konuya ucundan bile vakıf olmadan diziyi seyrettik de her sabah her sabah yeter yahu.
-es es'im youla ile anlaşmış. 95-96 sezonundaki kona hala eses taraftarının kalbindedir. onun kadar verimli olması dileğiyle.
-es es dedim de onun gibi şanlı geçmişe sahip ve üniversitemin adını taşıyan efsane Hacettepe benim için ankara'daki gözağrımdır. tanıl bora'nın nasıl gençleri oldum'u kadar ayrıntılı ve aşk dolu olmasa da ben de artık bir hacettepe taraftarıyım. aldığım duyumlara göre kimi ankaragücü taraftarı da geçmişten gelen bu esintiye sahip çıkmış ve bir tarafında ankaragücü bir tarafında hacettepe yazan atkılar sipariş verilmeye başlanmış.
-demin üniversitemin adı desem de haksızlık ettim. hacettepe'nin bir semt olarak bir yeri vardır bieln için ve futbolumuzun en köklü takımlarından biridir ayrıca. biz her ne kadar o güzelim semti öküz gibi kampüsle işgal etmiş olsak da artık mor-beyaz renkleri ve armasındaki ankara kalesiyle artık geri dönmüştür, candır canandır!
-yazı biterken radyo odtü'de salak bi tanıtım programı vardı. ne güzel müik dinliyoduk lan! :)
-aneeeeeeeeeeaaaaaaaaa.... bitti.
Yorumlar