Kayıtlar

Kasım, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İş görüşmesiymiş!

Resim
*Saat sabahın 5ini gösterdi ama bozuk uyku düzeninin vermiş olduğu yan etkiler sonrası ayaktayım. Garip bir furyaya kapıldım, yapmamam gerekeni yaptım ve FM2005 yükledikten sonra saatlerimi Liverpool'un hocası olarak harcadım, sonunda ültimatomu verince kovuldum. *Cuma sabahının o hengamesi içerisinde böylesi bir açıyı yakalayabileceğim aklıma gelmezdi. Çok sanatsal fotodur bu yukarıda gördüğünüz. Her ne kadar bir cep telefonu vasıtasıyla çekilmiş olsa da. *Bugün pazartesi sınavına girdiğim sınavın iş görüşmesi için bir dil kurumuna gittim sabah Esenboğa'nın havasını aldıktan sonra. Hiç olmayacak bir şekilde uzun süredir gramer işlemediğim ve görmediğim için alakasız bir konuyu görüşmeye giren 3 hocaya anlatacaktım güya. Tabi heyecan ve gramersizliğin vermiş olduğu acemilik sonucu sözde dersimiz hiç ummadık bir noktada sona erdi. Pek de olumlu bir sonuç beklemiyorum. Biraz olsun netleştirmeye çalıştığım kariyer dedikleri şeyin planlarında yelkenler tekrar suya oturdu. Esenboğa&

Evlerime Dair#1

Resim
-Kahvaltısını da yapıp aç karnını doyuran Ziggy ne yapar? -Bilgisayarı kapatıp yatar. Doynk!!! Yanlış cevap. Bulduğu kablosuz ağ vasıtası ile İnternet'in derinliklerine dalar. Uykusuz geçen yaz gecelerinden sonra biraz olsun uyku düzenim oturmaya başlıyor sanmıştım ki tekrar böyle arada derede yaptığım Esenboğa ziyaretlerinden sonra tekrar sabaha kadar oturup geceyi gündüz, gündüzü gece yapıyorum. Ziyaretler dedim artık Esenboğa'ya geliş gidişlerim için. Sisli ve çoğunda soğuk kış Gece gelip varsa Kabil'e gönderilecek mülteciler varsa onların dertleriyle uğraşıyor, ya da Başşehir olmamız hasebiyle ziyaretimize gelip de ülkemin başka güzel bir şehrine veya geldikleri yerlere dönen yabancı konuklarımızı uğurluyorum. Sonra ver elini yine Dışkapı'nın karlı yolları. Geceye ve Esenboğa'ya kısaca değindikten sonra gelelim yazmak için gelen ilhama. Bu aralar çok da heyecan verici gelişmeler veya not alacak ehemmiyette olay örgüleri gelişmediği için devamını getirebileceğim

Tanıl Bora'dan EsEs Analizi#2

Resim
Forma reklamlarının ekonomi-politiği... Dört Büyüklerin göğsünde Avea ilanı var; kalan takımların onundaysa, lige adını veren diğer telefoncu, Turkcell. Sadece dört takım, kendine mahsus forma reklamı taşıyor. İstanbul Belediyesi, Kalpen. Diğer üçü, mahalli sermaye damgalı: Kocaelispor: Tüpraş, Eses: Eti (iyi iş; hem AKP desteği hem ‘laik bisküvi’), Antalyaspor: Mardan (tabii ki turizm sermayesi) Herkes bize Akepe desteği dedi gereken cevabı her zeminde verdik de bunu Tanıl Bora'dan beklemezdim doğrusu.

Dışkapı Postası#11

Resim
*Oleytoooooo. Aceto'nun blogroll'unda yer alıyorum artık. Kendisi blog aleminde daha çok futbol aleminin piri olsa da bolgrollunda bize de komşi olarak yer açması güzel. *Bugün burda cumartesi, ben senin saçlarını, suçlar bakışlarını vesaireni özledim! Feridun abiden hepimize geldi. *Bir zamanlar Radikal Spor'da yazmış Feridun Düzağaç. Severek takip ediyordum ki FB taraftarı ile kapışır gibi oldu ve ayrıldı bu diyardan. Bizim için "EsEs, Zonguldak ve Adana Demirspor geldi mi, işte o lig benim ligimdir" diyordu. Yarınki karşılaşmada gol atarsak sevinir mi acep? *Dışarıdaki fırtınalı, yağmurlu havaya inat alın size sıcak bir Mayıs pazar öğle sonrasından İnönü Stadı manzarası. Gürkan'la Avcılar'da daha fazla duramayıp kendimizi Beşiktaş sahiline atmış Boğaz'a nazır demlenmiştik maçtan önce. İşte bu yüzden, geçen sene bize şampiyonluğun bahşolduğu yer olması hasebiyle İnönü Stadı' nın yeri her zaman için ayrıdır. Rıza Beşiktaş'ı iyi bilir, Youla da

Dışkapı Postası#10

Resim
Ucunda uzak diyarlara gitmeye hazır uçakların olduğu koridorların olduğu diyarlardan geldim, Sıcak çikolatamı iştim de bir iki kelam olsun notum düşmeye geldim. *Evet yukardaki resimdeki koridorun sonunda gördüğünüz bir uçak. Ama gitmeye hazırlandığı diyar olsa olsa en batıda İzmir, en doğuda Van. Aradaki saat farkı 19 meridyen tam 76 dakika. Orası iç hatlar terminali. Fazla uzağa gidemezler. *Bu 100. kayıt takıntısı beni germeye başladı. Yaklaştıkça uzaklaşıyor gibiyim. 100 tane yazı yazdıktan sonra bu günlüğü hepten kapatabilir veya bilinmedik başka bir adrese taşınabilirim. *Yarın Ankara'daki Ace'yle sözde büyüklerin futbol maçları yerine sıcak olmasının hayalini kurduğum bir salonda oynanacak basket maçına gitmeyi planlıyorum. Adetim olduğu üzre resmini çekmedim ama biletim bile hazır. 15.00'te Ulus'ta parke zeminle meşin yuvarlağın buluştuğu yerdeyim, Beşiktaş'ın hatlarını ve internetini kesmeye gidiyoruz! *Ankaralı sayılırım, Türk Telekom sen çok yaşa! *İki gü

Ayraç#1

Resim
Askerlik: bir "erkeklik laboratuarı"... "Erkek olarak pişme"nin zorunlu durağı. Her vesileyle kanıtlanması, savunulması, teşhir edilmesi gereken erkek kimliğinin bütün boyutlarıyla sınandığı ve bilendiği bir deneyim... Pınar Selek, farklı sosyal koşullardan çok sayıda erkeğin askerlik deneyimleri hakkındaki anlatımlarına dayanan araştırmasında, bu deneyimin erkek kimliğini inşa edici işlevini yorumluyor.

Dışkapı Postası#9

Resim
*Aslında dün yazmaya niyetim vardı bu yazıyı ama Issız Adam'ın ve daha çok da şarkıların etkisinden kurtulamadım. Biraz da her zamanki tembelliğime geldi. Filmle ilgili herkes bir çok şeyi söylemiş. Ben de eleştiri yapabilecek kadar yetkin bir sinema izleyicisi değilim zaten. Yalnız benim izlediğim Metropol'de arayı galiba çok geç verdiler. İkinci kısım çok kısa oldu ve seyirci üzerinde gereken etkiyi bırakmadı ya da ben sözlük falan karıştırırken beklentimi çok yüksek tuttum. Yoksa Müzeyyen Hanım'ın restorandaki sakarlığı ve sonrasında gelişen sessizlik derinden yaraladı beni. Velhasılı kelam hepimizin içinde bir tutam Alper, biraz Ada var. Hepimizin annesi Müzeyyen Hanım. Tiyatroda sahnede, sinemada beyazperdede kendisini ve hayatını görünce bir başka dünyaya sürükleniyor insan. *Artık neredeyse günlük yazma sıklığına eriştim ve bu hızla Noel!den önce 100. yazımı yayımlamış olurum sanırsam. Ondan sonrası tufan! *Sizin hiç tepesi silgili sarı kurşun kaleminiz oldu mu? Beni

Dışkapı Postası#8

Resim
*Yukardaki resimde CAPAV olarak gördüğünüz yer Kabil uçağında kalan 3 boş yeri gösteriyor. Gitmek isteyen? *Aralara derelere serpiştirilen notlardan, sözlüklerden "Issız Adam" hakkında çok şey okudum. Yarın gidip ilk seansta izleyeceğim sanırım. Sizce bu filmi izledikten sonra yaşamım eskisi gibi olacak mı? Ben de biraz ıssız mıyım ki? *Yine izlediğim alakasız maçların devre arasında çalınan şarkılardan dilime pelesenk oldu birşeyler. Zeynep Casalini'den geliyor; " ...ziyaretçim olma, refakatçim ol " *Bugün girdiğim ALES'ten sonra anladım ki sayısal yeteneğim %85 körelmiş. Kalan %15 ile dolmuş otobüs parası hesaplama, temel toplama çıkarma işlemlerini yapıyorum. Yuvarlanıp gidiyoruz çok şükür! ***spoiler*** * ... üşüyüp de girme koluma, sevgilim ol! ***spoiler*** *Dün arkadaşlarla Devlet Tiyatroları'nın Eşik adlı oyununu izledik. Herşeyden önce 7 yaşında o oyuna gelen ve ailesiyle tiyatro izleyen çocuklara imrendim. Babamla futbol maçı, annemle Yaprak D

Dışkapı Postası#7

Resim
*ING Bank İbraam Nöri Gardeşler dedi ya geçen gaz sırasında beklerken bankanın kendi çalışanlarından biri. Herhangi başka bir düşüncem yoktur bu banka hakkında! *Bugün bak postacı geliyor selam veriyorun getiremediği Ales giriş belgesini almak için Bilkent yollarını aşındırdım. Sırada arkadaki amcanın işbilir tonda söylentisi takdire şayan "Madem PTT başarıp getiremeyecek, versinler internete çıktısını alıp da girsin çocuklar" Kiminin parası kiminin duası derler ya benimki de o hesap. Evden çıkma fırsatı olması ve benim gezmeme vesile oldu diye hayırlı olan birşey başkasını sinirlendirebiliyor. Orhan Veli gibiyim. "Bir ben miyim ehli keyf içinizde? Belki ben de bir blog yazarım sizlere dair Sayfam bir iki hit alır Cebim dolar Google Adsensedan" *Şu manzarayı görünce aklıma Teletubbies geldi aklıma. Batarken güneş Beytepe sırtlarında Düşüyordu ziggy Ankara'nın karlı yollarına *"Üzgün Kediler Gazeli" diye bir şiir kitabı var hemşehrim Haydar Erülgen a

Dışkapı Postası#6

Resim
Daha 100. yazıma çok var mı! *Nerden esti bilmiyorum ama bu yazıya da İstanbul'daki Eskişehirspor macerasından bir fotoğrafla giriş yapayım. Öncesinde de foto hakkında birkaç bilgi vereyim. Sabah 10da Ankara'dan Başkent Ekspresi ile yola çıkmışız. Akşamki Diyarbarkırspor maçı öncesi "Acaba İstanbul'da pazarı görür müyüz?" endişesi ve umut var. Kadıköy'den Karaköy vapuruna biniyoruz. Vapurun açık kısmındaki o sert rüzgarı hiç sevmemişimdir ama sigara içen Gürkan'ın hatrına dışardayız. Balkon mu desem? İşte bu şartlar altında üstümüzde forma maça giderken Sunay Akın'ın deyimiyle Şiir Hatları Vapurlarından birisinde çekilmiş hatırası büyük ve kadim olan bir fotodur bu. Hasret ve hürmetle yad ediyoruz o günleri. *Pazar ALES var ve benim de yıllar sonra içerisinde "sayısal" bölüm olan gireceğim ilk sınav. Hiç hazırlıklı değilim. Tutturmuşum bir türkü "ALES de Aralık'ta. Çalışmak lazım!" diye. Bugün Kıprıs'a giden sınav evrakların

Dışkapı Postası#5

Resim
Buyrun Dışkapı'nın anahtar deliğinden görünen hayatın 15.4" renkliliğine! Önce bir çay alayım izninizle :) -En güzel şekerlik küp şeker kutusunun kendisi! Doğal bir kere. -Türk Telekom'a komşuyuz, 4096bit net kullanıp ayda 89yetele yatırıyoruz. Odanın camını açsam bahçelerine tükürebilirim ama internet bu akşam bir başka sorunlu! -Her eve çıktığım kader yoldaşımı asker ocağına gönderiyorum. TSK ile gizli bir anlaşmam varmış gibi. Tabi bu seferki şartları biraz daha zorlayıcı. Kasım başı itibarıyla part-time oldum ve yarı işsiz durumdayım. Bu şartların beni sonuçta Ankara'dan mahrum bırakıp Eskişehir'e dönmeye zorlaması seçeneği geldikçe aklıma bir kötü oluyorum sormayın. Gün gelir de Ankara'dan ayrılmak zorunda kalırsam bu benim için gerçekten zor olacak ve sanırsam dönüşlerimin hep Ankara'ya olması için çabalayacağım. Aslına bakarsam ne bir kadın var beni Ankara'ya bağlayan ne de öyle dolu dolu sosyal bir yaşam. Yine de bir kasım akşamsüstü Kızılay'

Futbol Dilencisi Junior'ın Haftasonu Notları #3

Resim
Alternatif başlık olarak inflack'in Obama için yazdığı yazıya konduramadığı başlıktan esinleniyorum: SANIRSAM TEK EKSİĞİN BARRACK ANKARA! Sallama çay ve üstüme sinmiş sigara kokusu eşliğinde yazılan bu kaydın okunabiliritesi hakkında garanti vermiyorum Gerçi o da artık Mr. Prezident. Yakında kendisinin de yolu buraya düşer ama bizim asıl konumuz saygıdeğer susuz getirip kömür tozuyla boyayıp getiren saydıdeğmez, beş para etmez şahsiyet Göççek ile alakalı! Ankara'ya çektirdiği çilemiz yetmezmiş gibi bir de utanmadan oğluna oyuncak yaptığı futbol takımıyla biz Futbol Dilencilerine eziyet ediyor bu muhterem şahıs. Taharet etmeye su bulamadığı günleri hatırlar mı Ankaralı yarın sandığa gittiğinde? Ya da yeşil otobüslerden sonra gelen minibüs-otobüs arası icatları? Bir türlü götüremediği Keçiören/Çayyolu/Sincan metroları? Bir de bu metro sorunu için koskoca 70 yıla bahane bulmaları yok mudur? Göksel'den hepimiz için geliyor: Sabır sabır yaaa sabır! Belki de akıllanır; Göççek ve

BİM insanı oldum!

Resim
Arada radyoda Sezen Aksu'dan "Unut" girmeseydi çok daha eğlenceli bir kayıt olabilirdi bu. İşsiz-güçsüz ev kızı moduna geçtik geçeli iddiaya sardım. Bünyeyi kaptıracak daha heyecanlı bir şey yokmuş gibi... Kaybettiğimin resmi aşağıda arkadaşlar konuşurken yazdığım cümledir. Zaten yarın Bursa kaybetsin İngeöl'den başlar benzin döker yakarım Bursa'yı. Haritadan silerim! Az önce bankaya mezunlara da verildiğine hayret ettiğim öğrenim kredimi almaya giderken hazır yürüyüş parkurunun boş halinden faydalanayım dedim. Mehteran gibi iki koş bir dinlen ancak hedefim olan 1 saati tamamlayabildim. Rocky gibi hareketli bir şeyler çalsa gaza gelip bir iki Dışkapı rekoru kırabilir miyim diye düşünmedim değil. Rekor dedim de Hüseyin Abi'nin rekorlarının hiçbirini canlı canlı izleyemedim ya ona yanarım. Halbüse Thorpe ile biz de kulaç atmış, altınların çeyreğini hak edecek kadar efor sarfetmiştik. Halbuki bugün maaş da almış olmanın verdiği gazla Ulus-Opera-Kızılay-Migros h

Dışkapı Postası#4

Resim
Saat üç olmuş/soğuktan deniz donmuş/balıklar kıyılara vurmuş. (bkz.yazdığı saati bile şarkılarla hatırlayıp telefonuyla belgeleyen şair mizaçlı blogger'ın ruh hali) Her ne kadar Kavaklıdere ve Efes'in ortaklaşa sunmuş olduğu kablosuz internet imkanları dahilinde Esenboğa'dan yazıyor olsam da hayata bağlandığımız mekan olan Dışkapı'dan gözlemlerimle tekrar birlikteyim. Giderek bir futbol bloga döndüğünü farkettikten ve bundan epeyce rahatsız olduktan sonra artık kendi öz amacım olan kişisel tarihime not düşmeye devam etmeliyim. Yazmamamın birçok sebebi var aslında. Tek bir sebep de denebilir. Uzun uzadıya, aklıma gelince yazdığım bir cümleyi sömürerek yazdığım yazılara yardımcı olan Homer Simpson'lu not defterimi kullanmaz oldum. Belki de yine o gün almış olduğum Parker kalemle ilham perileri için ortak bir çekim noktası oluşturmuşlardı. Olmayan ilhamın ortaya çıkmasına vesile olmuşlardı belki de. Şimdi yine çalaklavye girişiyorum. *Gündüzleri çağıldayan bir ırmak gi

Eskişehirsporluyum var mı diyeceğin!

Resim
Sadık taraftarın sahadaki takımı yenik duruma düşünce hemen tribünlerde dalgalanmaya başlayan bir tezahürattır bu. Tribün eşrafının çektiği cefanın ve karşılıksız iki renge ve bir formaya bağlanmanın dile gelmesidir adeta. Peki benim aklıma nerden geldi? Az önce kandıralı'nın günlüğünde yaşadıkları onca şeye rağmen hemen aklının ucuna düştüğünü hissettiğim yazıdan sonra. Kötü günde karşınıza geçip "N'oldu sizin EsES/Kocaeli/Bursa/Ankaragücü/Sivas/Kayseri?" diyen çok olur. Çünkü FeBe 62 dakika 10 kişi oynayan Eskişehirspor'u yenemediğinde, Gassaray elle kolla gol atıp sonra da Ümit Karan'ın attığı ofsayt çakması golle futbol dersi aldığında ardından ağlayan bir yığın paralı İstanbul medyası uşağı kapıda hazır beklemektedir? İki haftadır olağanüstü performans gösteren Serdar Özbayraktar değil de Guiza gibi golcü görünümlü çamaşır makinesiyse hala bahsedilen eğer siz de onlara "N'olcak bu Fener'n hali?" gibisinden cevap verir, "İddaa Fener&

Tanıl Bora'dan EsEs analizi...

Resim
‘Lige renk getirmek’ denen klişe, Eskişehirspor’un suretinde hakikat payı kazanıyor. İthal ikameci sanayi devrinden kalma o naif armanın peşinde, hep dolu tribünler. Yerel kaynaklar (onlara selâm olsun), Galatasaray maçında, tribünlerde bir ‘Avrupalı Esesler’ pankartından söz ediyorlar; bir dizi ülke bayrağı işlenmiş, altında ‘Erasmus öğrencileri’ imzası. Erasmus değişim programıyla muhtelif Avrupa ülkelerinden Anadolu Üniversitesi’ne gelmiş öğrenciler, kırmızı siyah formalarla zıplaşıyor. Hem üniversite kenti kimliğine uygun, hem ‘glokalleşmenin’ timsali! Sadece ligimizin değil dünya üzerindeki futbol profesyonellerinin en uzunlarından olan 2.05’lik Ivesa kırmızı kart görünce, tam yirmi santimlik radikal bir kısalmayla, altyapı mahsûlü Sinan Ören geçti kaleye. (1985’te antrenmanda hayatını kaybeden Eses kalecisi Sinan’ın yeğeni imiş.) O ise ligin en kısa kalecisi; düşünün, Ömer Çatkıç bile 1.88. Bunun bir ortası yok mudur Eses? Gençlerbirlikli Maraton tribününden komşumuz Tanıl Bora T

Futbol Dilencisi Junior'ın Haftasonu Notları#2

Resim
*Taslak halinde. Devamı akşama! Öncelikle KPDS'de okuma parçalarında tarih ve politikaya aşırı ağırlık veren ÖSYM soru hazırlama komitesine saygılarımı sunarım. Eskiden böyle Sanayi Devrimi, Berlin Duvarı'nın yıkılması, Rönesans gibi olaylardan bir paragraf çıktı mı başka konulara da yer verilirdi. Uykusuz bir şekilde girdiğim ve pek hazzetmediğimi bir sınavdı ama yine 90'dan aşağı almam buraya da yazıyorum, her türlü iddiaya da girerim. Herşeye başlamadan aslında pek hazzetmediğim ama GFB ile Anıtkabir ziyareti için geldiğinde uçaktan indiğinde aramızda rozet üzerine ESES muhabbeti geçen Ali Koç eğer doğruysa maçtan sonra "Rakibimizin golünün verilmediğini söylüyorlar. Pozisyonu görmedim ama öyleyse, Eskişehir'e yazık olmuş" demiş. Sezar'ı öldür, hakkını ver. Bravo Ali Koç Bu Futbol Dilenciliği ve notlarım olayını seriye bağlamayı düşünmemiştim ama sanırım ölüm-kalım meselesinden öte olan ve hayatımızda çok büyük yer kaplayan futbola haftada en az bir ke