İş görüşmesiymiş!

*Saat sabahın 5ini gösterdi ama bozuk uyku düzeninin vermiş olduğu yan etkiler sonrası ayaktayım. Garip bir furyaya kapıldım, yapmamam gerekeni yaptım ve FM2005 yükledikten sonra saatlerimi Liverpool'un hocası olarak harcadım, sonunda ültimatomu verince kovuldum.



*Cuma sabahının o hengamesi içerisinde böylesi bir açıyı yakalayabileceğim aklıma gelmezdi. Çok sanatsal fotodur bu yukarıda gördüğünüz. Her ne kadar bir cep telefonu vasıtasıyla çekilmiş olsa da.

*Bugün pazartesi sınavına girdiğim sınavın iş görüşmesi için bir dil kurumuna gittim sabah Esenboğa'nın havasını aldıktan sonra. Hiç olmayacak bir şekilde uzun süredir gramer işlemediğim ve görmediğim için alakasız bir konuyu görüşmeye giren 3 hocaya anlatacaktım güya. Tabi heyecan ve gramersizliğin vermiş olduğu acemilik sonucu sözde dersimiz hiç ummadık bir noktada sona erdi. Pek de olumlu bir sonuç beklemiyorum. Biraz olsun netleştirmeye çalıştığım kariyer dedikleri şeyin planlarında yelkenler tekrar suya oturdu. Esenboğa'nın apronunda aldığımız o lanet Jet A-1 kokusu elimi kolumu bağlıyor. Gerçi düşünüyorum da olmaması iyi olmuş. Bu kadar çok işsiz, güçsüz var diye de dışardan oturmuş olarak baktığınız bir kurumun ya da genelinde eğitim sektörünün özel kısmının yeni mezunlara köle mantığıyla bakması da çekilmez doğrusu. Daha mülakata girer girmez "2 ay deneme süresi"nin olacağını ve bu süre içerisinde ve olursa anlaşmadan sonraki 1 ay içerisinde de herhangi bir ücret ödemeyeceklerini belirtmeleri içtenliğin göstergesi gibi gözükse de bu ve bunun gibi bütün özel sektörün insanı insan yerine koymadıklarının en güzel kanıtı. "Kapıyı vurup çıkmak" var ya serde erkeklik de değil de değişim ihtiyacı var. Bu garip değirmenin dişlileri arasında una dönmüş, dönmeye hazır veya dönmek için bekleyen binlercemiz birbirimizden haberli veya habersiz bir yerlerde, soğuk ve rutubetli evlerde bekliyoruz başımıza gelecek o şaşaalı kariyer bok püsürlerini! İnsana verilen değerin insanın yüzünü kesen Ankara ayazı gibi 0'ın altına düştüğü bu çevrelerde ve bu garip camialarda nasıl olur da mutlu oluruz, nasıl olur da yaptığımız kariyer tercihlerinde doğru yolu buluruz kim bilir!

*Yolda, otobüste şurda burda Göççek çalışmalarını övenleri duydukça içimden saymaya başlıyorum ona kadar. Sonra dilimi ısırıyorum. Herşeyin en boktanına layıksın Ankara!

*Sağ tarafta gördüğünüz okuduğum kitaplardan arka kapak veya önsöz haricinde bahsetmeyi pek istemiyordum ama şimdi elimde olan Gültekin Emre'nin "Yitik Kent Ankara" adlı kitabını okudukça Ankara'nın eski haline ve geçmişine duyduğum özlem giderek artıyor. Başka bir şair de -belki Haydar Ergülen olabilir bu isim- Eskişehir hakkında böyle bir kitap yazsa bu kadar içten takip edebilir miydim bilmiyorum. Ankara'yla aramda inanılmaz bir duygusal bağ var ve bu her geçen sene ve her öğrendiğim şeyle birlikte artıyor. İçimde büyüyor ve ben buna engel olamıyorum. Gençlik Parkı'nın şimdiki o beyazdan garip icatlı, kurumuş havuzlu halini gördükçe içim içimi yiyor.

*Havalimanına çalışan EGO otobüslerine inanılmaz bir talep var.

*Beyaz ihramlarıyla, megafonla anons yapan rehberleri, büyük gövdeli uçakları, çul çaput bağlanmış bagajları, terminali keşfe çıkan uğurlamaya gelen akrabalarıyla günlerimizi renklendiren Hacı kafilelerinin sonu geliyor gibi.

*Dönüşte de gelsin zemzem suları! :)

*Akşam fi tarihinde aldığım bir biletle Büyük Tiyatro'da Şekspir'in oyunu Fırtına'yı izledim. Değişik bir uyarlama olmuş. Ama 1 perdede toparlanabileceğini de tahmin etmemiştim doğrusu.



*Tezahürat gibi ama oyunun öz metninde de geçen şekliyle Ban Ban Ka Kaliban'dan 700küsür yetelelik açlık sınırının altında aldıkları maaşlarla yaşayan insanımız için gelsin;

"Açım aç! Bırakın da karnımı doyuriyim."

*İnsanın kendi hayalgücünün sınırı yok ve hiçbir yaratılan eser ona eşdeğil tabi. Ben Kaliban'ı zihnimde başka türlü kurmuştum okuyunca ama Levent Çelmen de hakkını vermedi değil.

*Joy'dan bir bombastik geliyor!
Joy
-How you gonna sit there and tell me that MacGuyver wouldn't be the most
awesome president of the USA ever?

Darnell
-He's a fictional character, Joy.

Joy
-Fictional characters are in books.
MacGuyver's on TV.


*Kapanışı da Esenboğa'nın nadir ziyaretçilerinden bir TK A-340'ı yapsın. Öyle A-340 deyip de geçmeyin. Menzili nerden baksanız 10.500 vardır bunun! :D

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Ben almanyadan sevgi, gercekten cok guzel bir blog, eger twitter veya facebook sayfasi varsa hemen
ekliycegim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başımız sağolsun...

Şehir Eskişehir'dir!

Dışkapı Postası#2