Kişisel interaktif günlüğümün 250. yazısını kendime aldığım bir hediyeye ayırayım. Ta İstanbul'dan trenle geldi. Selçuk Erdem'in robotu varsa benim de Fokker'im var der kendimi Esenboğa'nın sisli yollarına atarım.
Resmi Mert Abi'nin blogundan buldum. Boğazın Kırmızı Şimşekleri'ne ve o tribündeki babama sevgilerle! Erol Evgin'den sarı-kırmızı tayfaya gelsin. Sen olmasan CinCon Ah bu hayat çekilmez!
Evet başlıkta gördüğünüz ve Çarşamba-Pazar Ankara Tahran arasındaki uçuşun kodu Iranair 714, Oceanic 815 gibi bir etki yaratmıyor ama bugünkü 5-12 vardiyasından sonra çektiğim fotoğrafların güzelliğini görünce bu güzel ve sıcak bahar gününü hatırlamak için birşeyler karalamam gerekir diye düşündüm. Aşağıdaki diyalog da yolcular uçağa geçerken Ziggy ile orta yaşlı bir teyze arasında geçmekte. İngilizce aslından bizzat çevirdim Ziggy : Pasaportunuzu da görmem gerek. Lady : İşte burda (Sayfaların arasına sıkışan 20$'ı gören Ziggy coşar!) Ziggy : Bribe for something?(Burası İngilizce kalmalı, birşey için rüşvet mi diye sordum evet) Lady(şok içerisinde ): Hayır, hayır! Ziggy : Me joking. İyi uçuşlar( I yerine " Me " kullanma hastalığı da Kurabiye Canavarı'ndan kalma. Me want cookieeeees!)
Eğer Batuhan Karadeniz için de kulübü ile anlaşma sağlanabilirse bu üçlü ile EsEsimizin ileri hattı seneye çok takımın canını yakacaktır. Ayrıca benim hayatımda gördüğüm en güzel gollerden birisi de Ümit'in İzmir Atatürk Stadı'nda yarım voleyle attığı ve jeneriklerde sıklıkla kullanılan golüdür. Darısı o siyah-kırmızı forma ile Eskişehir'de!
Yorumlar