Kraldan çok kralcı

Penaltılarla elendiğimiz Ankaraspor maçı sonrası belleğimde kalan tek resim bu. Babamla tarlaların içerisinden Yenikent Asaş Stadı'na doğru yol alıyoruz. İlk yarı çoktan bitmek üzere. Evet bu kara-kızıl sevda engel tanımaz. Kim sallar küçük enişte Haldun'u?!

Gereken yorumu eskisehirspor.com forumunda Erman adlı kullanıcı yapmış... Yiğidi öldür hakkını yeme.Çok güzel bir transfer yaptı Galatasaray.Adamlar kalan 32 maç için iddialı kadro kuruyor. 7. haftada Sami Yen'de görüşürüz Haldun. Resimdeki ifade olacak yüzünde!

Ne zamandır bu cuma bu boktan şehre gelecek EsEs için birşeyler yazasım geliyor ya çeviri deryasının içerisinde kayboldum. Crossed module, morphism derken kendimi kaybettim. Ta ki demin babam arayıp " Biz Hızlı Tren'e bilet aldık abin de Kayseri'den gelecekmiş " deyince ve şu linkteki ADS'li tayfanın yazılarını okuyana kadar. Öeeeh başlarım çeviriye de parasızlığa da dedim, o yazıdan da apardığım kısımla EsEs'e güzelleme yaptım... Az kaldı az! Şimdi işe gidip geliyoruz ya, tekdüze bir hayatın içindeyiz ya... Yok, yok, o aslında öyle değil!!! Ta derinlerden bir ses yankılana yankılana geliyor... Yanmış formam çıktı ya yatağın altından Çeviri kenarda beklesin ne yazar Bu cuma şehre EsEs geliyor Dünya dursun ne gam! Tribündeyiz, deplasmanda... O işe gidip gelen adamlar, ders çalışıp duran öğrenciler var ya... İşte onlar... Derinlerden bir ses geliyor... Şampiyon EsEs Herkes tek nefes Gol EsEs gol EsEs gol EsEs gol gol gol! Sen çıldırt bizi coştur gollerle Taraft

Şehir efsanesinde abisi Ankara'da askerlik yapmış o çocuğun deyişiyle; "Opera Angara'da otobüs durağıdır" Bir de Eskişehir'de tramvay durağıdır...

İşimizin doğası gereği her vardiyada onlarca pasaporta bakıyoruz ama hiçbir pasaport Yusuf'un Eka ile Batum'a gitmek hayalleriyle aldığı pasaport kadar hüzünlendirmez beni... Ve sanırım artık DVD'sini edinme vakti geldi de geçiyor bile. Gidip şimdi alayım ben onu. Alıp geldim bile!

TRT Susam Sokağı'nın tekrar yayınlamaya başlasın, çocukken yaptığım gibi hem sabah hem akşam izlemezsem adiyim! Şuradan video izlenebilir.

İnsan, doğup büyüdüğü yerleri bırakıp uzak ya da yakın farklı yerlerde yaşamaya başlamışsa uzun bir ayrılığın belleklerde küllendirdiği yaşantıları, unuttuğunu sanıyor. Oysa bizi biz yapan, eğrisiyle doğrusuyla duygudan düşünceye evrilen süreçte o yaşantılar, kişiliğimizin yapı taşları oluyor; bulundukları derinlikte bizi ayakta tutmayı sürdürüyorlar. Dünü gelince de külün içindeki köz gibi küçük bir esintiyle parlıyor, bizi şaşırtıyor, duygulandırıyor, Halikarnas Balıkçısı'nın deyişiyle geçmişe doğru "kanada kaldırıyorlar." Sılam Isparta, bendeki Isparta'nın "kanada kalkışı"dır. Önce güzel bir ayrıntı; Sami yazılarında, şiirlerinde R. Sami Hamamcı imzasını kullanırdı. Birinde R'nin ne olduğunu sordum. "R" işte, dedi. Yani bir sözcüğün kısaltması değildi. Özellikle o yıllarda bütün yazarların adının üç sözcükten oluştuğunu biliyorduk ya da öyle sanıyorduk. Öyle ya Reşat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar, Halit Ziya Uşaklıgil, Eflatun Cem Güney

Eskişehir... Deniz yoksa bile Porsuk var derim hep.

En son Nisan ayında Orhan Gazi Ertekin'in İHA muhabiri İsmail Güneş'in sessiz ölümü üzerine yazdıklarıyla bir yerlerden bir şeyleri kendi günlüğüme kopyalayıp yapıştırmıştım. Şimdi ise Ayraç'ta konuk edeceğim kitap olan Fahri Erdinç'ten Destur Ya Sefalet'in ilk öyküsü Resmigeçit hikayesinden alınmış bir parça var. Saat 3.30 olmakta, sanırım sabahla ilgili olan kısmı manidar olacaktır. Öyleyse gelsin; Değirmen taşından sofra başına kadar, bir ekmek kavgasının gürültüsüne kapılmışız. Uzaktakiler, memleketim, hemşehrilerim geliyor aklımın ucuna. "Evet.." diyorum içimden. "Balıkçılar poyraza karşı kürek çekiyor şimdi. Bütün gece oltalarına ne takıldıysa şükürler olsun. Hemşehrilerimin gözleri hep uykuludur, ağızları zifir kokar... Şimdi gün doğmadan kalkanların avuçları günlük nasipleriyle doludur. Gurbetteyim ama, varsın olsun... Gene sabah oluyor. Derin uykuları, horozlar, çalar saatler, kalk boruları bölüyor. Birbirini dudağı ile uyandıranlar olur şimd

Sonuna kadar dayanabilirseniz Rıfat'ın U-bahn'a fırça atışını görebilirsiniz. Gazı kees, gazı kes!

oy trablus trablus libyanın dağı mısın yavrum gitti gelmedi örümcek ağı mısın Dünkü Nabucco hengamesinin arasında ilgilenebildiğimiz ve sizin de yukarıda resimde gördüğünüz uçak haftada iki gün Ankara ve Libya'nın başkenti Trablus'u birbirine bağlayacak. Başkentler arasındaki kardeşlik diyelim. Her açılan yeni uçuş hattı ile birlikte biz de yeni şeyler öğreneceğiz. Trablus'un Akdeniz'e kıyısı varmış mesela. Ankara'nın da Gençlik Parkı'nda havuzu var! Trablus ya da İngilizcesi ile Tripoli Yunanca üç şehir/tri polis kelimelerinden gelmekteymiş. Giresun'un ilçesi Tirebolu'nun da ismi buradan gelmekte. Bu diyarda çok güzel isimler olduğunu yazmıştım daha önce. Başka diyarlarda aynı ismi taşıyan ve belki de birbirinden habersiz iki şehir. Vikipedi'den öğrenilen bir başka ayrıntı ise Trablus'un kardeş şehrinin ise İzmir olması. Onlarınki de Akdeniz kardeşliği olsun o zaman. Hepsi bir yana ben yine Volkan abiden Trablus açayım dinleyeyim, zaten açmazlar

Nabucco'yu imzalamak için Ankara'ya gelen devlet başkanlarına ait uçaklardan gereksiz tahlil. Hattın batı ucunda yer alan Romanya, Bulgaristan, Avusturya gibi ülkelerin heyetleri görece küçük uçaklarla gelmeyi tercih etmişken Irak heyetinin resimde gördüğünüz Airbus A-300 ile gelmesi gayet manidar. Bu uçak tamamen ekonomi sınıfında düzenlendiğinde 208 yolcuya kadar alabiliyor. Gerisini siz düşünün. E boşuna dememişler ayranı yok içmeye tahteravanla gider gaz satmaya!

Eskişehir'den gelen tren Hipodrom durağını geçmiş Ankara Garı'na yaklaşmaktadır. İki kafadar yemekli vagonda demlenmektedirler. Ziraat göründü hacı Ankara Garı'na geldik. G.Ş(22) Ziraat yazısı görülünce Ankara Garı'na gelinmiş sayılır.

Atılacak gol varsa onu da biz atarız! 7. haftada ASY'de görüşelim!

Uğur'un linkteki yazısını görünce aklıma Kenan Evren geldi. "Asmayalım da besleyelim mi?" deyişi değil elbet. İzmir'de bir girişim sonucu okullardan isminin silinmesi konusu gündeme gelmişti. Sonra ne oldu ne bitti kimsenin haberi olmadı. Linkteki yazıda da Kasımpaşa'daki stadyumun ardından Rize'deki yeni yapılan stadyuma da R.T.E'nin isminin verilmesi sözkonusuymuş. Yarın gün dönüp devran dönünce, hesap vakti gelince bu isimleri okullarımızdan, stadyumlarımızdan silecek misiniz?

Not defterinin aralarında kalanlardan geliyor Dışkapı Postası'nın 16. sayısı. Bursa'yı da ayrı bir severim zaten. O yüreklere saygı bizden! -Para varken zaman yok idi, şimdi zaman çok ama bu sefer de para yok. Abime hayırlı bir iş için Sultandağı'na gittiğimizde komşu Akşehir'i ve Nasreddin Hoca'nın mezarını görmeyi çok istemiştim ama olmamıştı. Cumartesi Haydarpaşa'dan kalkan Gülmece Treni'nin Akşehir'e varmasıyla 5-10 Temmuz arasında gerçekleşecek olan Akşehir Nasreedin Hoca Festivali başlamış. Şimdi çulsuzum ama ahdım olsun gidip o "Dünyanın merkezi burasıdır" yazılı taşa çıkmazsam! -Geçenlerde inflack yazmıştı Eskişehir-Ankara karayolundaki ilginçliklerden birisi olan Mihalıççık ilçesini. Ben de demişim ki o yolda her şey dev. Dev asker, dev rulman ve elbette dev Trabzon ekmekleri. -Trenle yanından geçerken her daim andığımız Yunusemre'nin üç mezarı vardır. Bunlardan birincisinde duramaz ki bu ana rahmini temsil eder. İkincisinde kalam

Show Tv diziyi yayından kaldırmış bile olsa Rıfat'ın 5 bölümlük süreçte yüzümde yarattığı tebessüm bitmeyecek. Paso Yemekteyiz, Yemektesiniz aq!

Lezzet Uygarlığı'nın başkenti Eskişehir'in Eskişehirsporunun ana sponsoru ETİ. E bisküvi denince akla...