kes-kopyala-yapıştır'ın ötesi#8 Fahri Erdinç'ten Resmigeçit
En son Nisan ayında Orhan Gazi Ertekin'in İHA muhabiri İsmail Güneş'in sessiz ölümü üzerine yazdıklarıyla bir yerlerden bir şeyleri kendi günlüğüme kopyalayıp yapıştırmıştım. Şimdi ise Ayraç'ta konuk edeceğim kitap olan Fahri Erdinç'ten Destur Ya Sefalet'in ilk öyküsü Resmigeçit hikayesinden alınmış bir parça var. Saat 3.30 olmakta, sanırım sabahla ilgili olan kısmı manidar olacaktır. Öyleyse gelsin;
Değirmen taşından sofra başına kadar, bir ekmek kavgasının gürültüsüne kapılmışız. Uzaktakiler, memleketim, hemşehrilerim geliyor aklımın ucuna. "Evet.." diyorum içimden. "Balıkçılar poyraza karşı kürek çekiyor şimdi. Bütün gece oltalarına ne takıldıysa şükürler olsun. Hemşehrilerimin gözleri hep uykuludur, ağızları zifir kokar... Şimdi gün doğmadan kalkanların avuçları günlük nasipleriyle doludur. Gurbetteyim ama, varsın olsun... Gene sabah oluyor. Derin uykuları, horozlar, çalar saatler, kalk boruları bölüyor. Birbirini dudağı ile uyandıranlar olur şimdi, dirsekle uyandıranlar da vardır. Artık, günün ilk ateşi yakılacak.. Kundakları çözülen bebeler emzirilecek. Deniz üstünde sarabranda(uyanma ve hamakları toplama) saati bu. Kışlada çanta dürülecek, hapishanede bit yoklamasına durulacak, yatılı okulda nöbetçi hoca bağıracak yatakhane kapısında... Ve insanoğlu, her yerde yeniden dirseğine, dizine, ayağına doğrulacak. Yolda, handa, hastanede, belki bir daha hiç uyanmıyacaklar olur bu sabah.. Pabuçlar giyilmedik kalır, bağcıklar bağlanmadık, düğmeler öylesine... Ama ne olursa olsun yürüyor hayat. Dün, artık bir müsvette; ancak aklımızda acı tatlı bir hülasası(özeti) var. Hele yarın? Yarına kulak asma. Zaten uydurma bir tefrikaya benziyor hayat.. Dün unutuluyor, bugün okunuyor, devamı da yarın..."
Yorumlar