Ne kadarsınız, kimsiniz, biz kaç kişiyiz! bilmiyorum sevgili okurlar ama Süper Lig'e bu sene çıkan Eskişehirspor'un sıralamadaki yerinin ne olabileceği hakkındaki tahminlerinizi belirtirseniz makbule geçer hani :)
Bir kış akşamüzeri Kızılay Alışveriş Merkezi'nin Ankara'ya çok güzel bir yerinden bakan bu terasında çekilmiş çay bardaklı bir fotoğraf. Bir fotoğraf ama ardında 10 yılı aşkın geçen bir sürenin özeti. O şehirden ayrılacak olmanın üzüntüsü. Araba satılmış, işten istifa edilmiş, evdeki eşyalar dağıtılıyor. Veda yemeklerine katılıyoruz, yeni bir şehre ve yeni bir maceraya atılmanın planları yapılıyor. Bu fotoğrafı çektikten 1 sene kadar sonra tekrar gittim Ankarama. Çok acı bir hisle anladım ki evin, işin ve hayatının kurulu düzeni artık orada olmayınca Ankara o eski tadı artık vermiyor, ikinci günde yavan geliyor. Şu sokağında gezip şu köşesinde üşümüştüm diye kendini avutmaya çalışıyorsun olmuyor. Sonra ancak Behzat Ç. bölümlerinde gördükçe boğazına birşeyler oturuyor, onu da aşıyorsun ertesi gün çöl sıcağını iliklerine kadar hissedince.
Kadiy Amca'yı kaybedişimizin üzerine yazmışım en son iki ay önce. Demek ki iki ay içerisinde kişisel tarihime not düşecek önemde hiçbirşey olmamış. Yağız Ege büyümüş, evi taşımışım, sıcak Ankara yazında Esenboğa'ya hapsolmuş bir biçimde geçiriyordum günlerimi. Hiçbir şey yazamayacak kadar boş geçen günlerdi. Ta ki O'nu iki senenin ardından yıkık dökük Karanfil Sokak'ta görene kadar. Nasıl olmuş da 24 maddeye kadar Karanfil Sokak'tan bahsetmemişim hayret zaten. O'nunla hem de herşeyi anlatır gibi yıkık dökük bir Karanfil Sokak'ta sıcak bir Temmuz gününün akşamüstünde görüşmek en son isteyeceğim şeydi. Karanfil Sokak özeti çok güzel geçti. Yıkık ve viran.
Yorumlar