kes-kopyala-yapıştır'ın ötesi#7 Orhan Gazi Ertekin'den İsmail Güneş'in Hayatımızdaki Yeri
...Ve hatta Abdurrahman Dilipak “Bir garip ölmüş diyeler” başlığıyla yazı bile yazdı köşesinde Muhsin Yazıcıoğlu için. Ama İsmail Güneş’in bedeni yoktu hâlâ ortalarda. Anlaşılan o bir “garip” bile değildi. Çünkü, onun bedenini üç günden sonra değil beş günden sonra görebildi herkes. Hani Yunus’un deyişindeki gibi: “Bir garip ölmüş diyeler/ Üç günden sonra duyalar/ Soğuk su ile yuyalar.” Bu garip deyişi bile garibin elinden alınıp nüfuzlular, unvanlılar veya liderler için kullanıma sokulduysa garipler için elde ne kalmış olabilir ki?..
Evet. Ölümün toplumsal tarihi bir kez daha hükmünü icra ediyor. İsmail Güneş’in öyküsü bütün çıplaklığı ile bize bu adaletsiz, haksız ve vicdansız gerçeği gösteriyor. Ölümün insanları eşitleyen, herkesi, zengini ve yoksulu, güçlüyü ve güçsüzü, nüfuz sahibini ve zayıfı bir anda yan yana getiren o adaleti, toplumsal tarihimizde bir kez daha tuzu kurular lehine onarılarak yeniden inşa ediliyor. Güçlü, nüfuzlu ve unvanlılar her ölümün ardından kendi hikâyelerinin ne kadar önemli ve değerli olduğunu göstermek için çırpınıyorlar. İsmail Güneş’in eşinin Allah’tan dilediği mucize gazetelerde yayınlanan küçücük fotoğrafı kadar bile görülmüyor ve fark edilmiyor yukarılardaki muhitlerde. Muktedir olanlar ölümün üzerinde bile kendi gürültülerini hakim kılmaya, kendi davullarını çalmaya, kendi güç ve iktidarlarını, varlık ve zenginliklerini ölümle kıyaslamaya çağırıyorlar bizi.
Artık daha fazla söz gereksiz.
Radikal İki'den Beypazarı Adliyesi'nden hakim Orhan Gazi Ertekin'in İsmail Güneş'in ölümü üzerine yazdıkları. Daha fazla söz gereksiz.
Evet. Ölümün toplumsal tarihi bir kez daha hükmünü icra ediyor. İsmail Güneş’in öyküsü bütün çıplaklığı ile bize bu adaletsiz, haksız ve vicdansız gerçeği gösteriyor. Ölümün insanları eşitleyen, herkesi, zengini ve yoksulu, güçlüyü ve güçsüzü, nüfuz sahibini ve zayıfı bir anda yan yana getiren o adaleti, toplumsal tarihimizde bir kez daha tuzu kurular lehine onarılarak yeniden inşa ediliyor. Güçlü, nüfuzlu ve unvanlılar her ölümün ardından kendi hikâyelerinin ne kadar önemli ve değerli olduğunu göstermek için çırpınıyorlar. İsmail Güneş’in eşinin Allah’tan dilediği mucize gazetelerde yayınlanan küçücük fotoğrafı kadar bile görülmüyor ve fark edilmiyor yukarılardaki muhitlerde. Muktedir olanlar ölümün üzerinde bile kendi gürültülerini hakim kılmaya, kendi davullarını çalmaya, kendi güç ve iktidarlarını, varlık ve zenginliklerini ölümle kıyaslamaya çağırıyorlar bizi.
Artık daha fazla söz gereksiz.
Radikal İki'den Beypazarı Adliyesi'nden hakim Orhan Gazi Ertekin'in İsmail Güneş'in ölümü üzerine yazdıkları. Daha fazla söz gereksiz.
Yorumlar