Futbol Dilencisi'nin Haftasonu Notları#8
En sonuncusunu 25Ekim'de yazdığım haftasonu futbol notlarının 8. sayısı ile buradayım. Şehre hala kış adamakıllı gelmedi ve kar yağmadı. Bunu da not düşelim.
*Futbola cuma akşamından çok hızlı bir giriş yapmıştık memleket olarak. Çok sulu ve timsah, bataklık benzetmeli İnönü meydan muharebesinden Bursaspor galip çıktı. Böylesi tempolu ve zevkli maçlar bizde de yaşanıyorken niye bu kadar Avrupa'ya öykünme hastasıyız çözemedim gitti. İki akşam önce Beşiktaş-Bursaspor ve Galatasaray-Gençlerbirliği maçlarını izleyen bir futbolseverin bu ligden de memnun olması gerekir ama eğer serde öykünmeci bir yapı varsa orasını bilemem.
*Cumartesi Youla Eskişehir'de golleri kaçırdıkça biz bilgisayar başında kahroluyorduk. Sonrasında daha fazla evde duramadım ve maça yarım saat kala Ankaragücü-Sivasspor maçına gitmeye karar verdim. Minibüs deplasman tarafının olduğu Kazım Karabekir caddesinden geçtiği için de maçı Sivasspor taraftarıyla izlemeye karar verdim. Kış güneşinin ucundan kendisini maraton tribünü için gösterdiği böylesi soğuk bir havada bir maça gitmek için sağlam bir deli cesareti gerek. Evde radyo televizyon başında veya bir kafede sıcak birşeyler içerek taraf olmadığınız bir maçı izleyebilirsiniz ama eğer iş Ankara ayazında stadyuma gitmeye kadar varmışsa futbola başka bir sevgiyle bağlanmışsınız demektir. Futbol tribünde yaşanır, bilgisayar başında değil!
*Yenikent Asaş'tan kalma bir Ankaraspor adetinin Ankaragücü'nde de devam ettirildiğini görüyorsunuz yukarıdaki resimde. Gereksiz hareketler. Hele bir "Türkiye'nin gücü Ankaragücü" sloganı çıkarılmış ki bulan zekayı tebrik etmek gerek.
*Cuma günü ve dün kafede izlerken de bizzat tecrübe etmiştim ki sigara yasağı vız gelmiş, dizlerini kıçına vura vura kaçmış. İşletmelere verilen 5.000TL'ye kadar olan cezyı sallayan hiçbir kafe sahibi yok anlaşılan. İşin daha da garibi bu sigara yasağının stadyumda sıkı sıkıya takip edilmesiydi. Belki de deplasman tribünü "bunlar gurbete gelmiş adamlar" diye hor görmüş olabilirler bilmiyorum. Ciddi anlamda bir takip vardı polisler tarafından. Öyle ki lise yıllarına döndüm. Lise erkek tuvaletini bizzat girdiğim erkekler tuvaletinde yaşadım. Her tenefüs bir tabur adam koridorun sonundaki tuvalete doluşur kendi deyimleriyle "ciğerlerine bayram ettirirlerdi". Aynısını deplasman tribünün tuvaletinde sigara içmeye çalışanlar sayesinde yaşamış oldum, müteşekkirim.
*19 Mayıs'ın misafir tribünden Ankara manzarası. Eski adıyla Stad Otel(şimdinin Radisson SAS oteli) hemen yanında Merkez Bankası ve sağ tarafta her ne kadar gözükmese de Etnografya Müzesi.
*Stadyumda bile Ugg gördüysem söylenecek söz kalmamıştır.
*Maçın not düşülecek ayrıntısına gelirsek, Sivasspor erken gelen iki golle maça çok hızlı başladı. Önce kornerden gelen topla arka direkte buluşan eski Güçlü Sedat takımını öne geçirdi. Sonra Baki'nin hatasında İbrahim Şahin farkı ikiye çıkarıp içinde bulunduğum Sivas tribününü bayram yerine çevirdi. İkinci yarıda oyuna giren Metin Akan ve Mehmet Çakır Ankaragücü'ne belirli bir ofansif zenginlik kazandırdılar ve Metin Akan ikincisini 88'de bulduğu gollerle takımına bir puanı getirmek üzereydi. Sivas tribününde yaşanan hayalkırıklığını az çok tahmin edebilirsiniz. Ta ki Baki Mercimek bunu Sivas seyircisine reva görmeyip santra sonrasında topu kafayla kendi kalesine gönderene kadar. 2 dakika kadar süren üzüntü yerini çılgın bir sevince bırakıyordu deplasman tribününde.
*Yine bir deplasman tribünü manzarası. Gördüğünüz lenduha Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin hizmet binası. Burada güzel bir manzaradan bahsedemeyiz elbet.
*Bir amcanın "Neyse ki 3. golü bulduk yoksa o kadar yolu geri gitmezdi bu donmuş ayaklar" demesi durumu net özetliyordu. Hele bir de maç sonunda Sivas'tan gelen tayfanın birden "Sivas'ın yollarına" türküsünü söylemeye başlaması beni benden alsı desem yeridir. Böylesi zevkli bir maç ve ardından gelen böylesi bir türkü içimi ısıtmaya yetti. Hiçbir Premier Lig maçı insana o tadı yaşatamaz. Böylesine de net konuşuyorum!
Bitirişi de sabahtan beri sanırım 100 kez dinlediğim Alyuvar'dan Çamdan Sakız Akıyor ile yapalım.
*Futbola cuma akşamından çok hızlı bir giriş yapmıştık memleket olarak. Çok sulu ve timsah, bataklık benzetmeli İnönü meydan muharebesinden Bursaspor galip çıktı. Böylesi tempolu ve zevkli maçlar bizde de yaşanıyorken niye bu kadar Avrupa'ya öykünme hastasıyız çözemedim gitti. İki akşam önce Beşiktaş-Bursaspor ve Galatasaray-Gençlerbirliği maçlarını izleyen bir futbolseverin bu ligden de memnun olması gerekir ama eğer serde öykünmeci bir yapı varsa orasını bilemem.
*Cumartesi Youla Eskişehir'de golleri kaçırdıkça biz bilgisayar başında kahroluyorduk. Sonrasında daha fazla evde duramadım ve maça yarım saat kala Ankaragücü-Sivasspor maçına gitmeye karar verdim. Minibüs deplasman tarafının olduğu Kazım Karabekir caddesinden geçtiği için de maçı Sivasspor taraftarıyla izlemeye karar verdim. Kış güneşinin ucundan kendisini maraton tribünü için gösterdiği böylesi soğuk bir havada bir maça gitmek için sağlam bir deli cesareti gerek. Evde radyo televizyon başında veya bir kafede sıcak birşeyler içerek taraf olmadığınız bir maçı izleyebilirsiniz ama eğer iş Ankara ayazında stadyuma gitmeye kadar varmışsa futbola başka bir sevgiyle bağlanmışsınız demektir. Futbol tribünde yaşanır, bilgisayar başında değil!
*Yenikent Asaş'tan kalma bir Ankaraspor adetinin Ankaragücü'nde de devam ettirildiğini görüyorsunuz yukarıdaki resimde. Gereksiz hareketler. Hele bir "Türkiye'nin gücü Ankaragücü" sloganı çıkarılmış ki bulan zekayı tebrik etmek gerek.
*Cuma günü ve dün kafede izlerken de bizzat tecrübe etmiştim ki sigara yasağı vız gelmiş, dizlerini kıçına vura vura kaçmış. İşletmelere verilen 5.000TL'ye kadar olan cezyı sallayan hiçbir kafe sahibi yok anlaşılan. İşin daha da garibi bu sigara yasağının stadyumda sıkı sıkıya takip edilmesiydi. Belki de deplasman tribünü "bunlar gurbete gelmiş adamlar" diye hor görmüş olabilirler bilmiyorum. Ciddi anlamda bir takip vardı polisler tarafından. Öyle ki lise yıllarına döndüm. Lise erkek tuvaletini bizzat girdiğim erkekler tuvaletinde yaşadım. Her tenefüs bir tabur adam koridorun sonundaki tuvalete doluşur kendi deyimleriyle "ciğerlerine bayram ettirirlerdi". Aynısını deplasman tribünün tuvaletinde sigara içmeye çalışanlar sayesinde yaşamış oldum, müteşekkirim.
*19 Mayıs'ın misafir tribünden Ankara manzarası. Eski adıyla Stad Otel(şimdinin Radisson SAS oteli) hemen yanında Merkez Bankası ve sağ tarafta her ne kadar gözükmese de Etnografya Müzesi.
*Stadyumda bile Ugg gördüysem söylenecek söz kalmamıştır.
*Maçın not düşülecek ayrıntısına gelirsek, Sivasspor erken gelen iki golle maça çok hızlı başladı. Önce kornerden gelen topla arka direkte buluşan eski Güçlü Sedat takımını öne geçirdi. Sonra Baki'nin hatasında İbrahim Şahin farkı ikiye çıkarıp içinde bulunduğum Sivas tribününü bayram yerine çevirdi. İkinci yarıda oyuna giren Metin Akan ve Mehmet Çakır Ankaragücü'ne belirli bir ofansif zenginlik kazandırdılar ve Metin Akan ikincisini 88'de bulduğu gollerle takımına bir puanı getirmek üzereydi. Sivas tribününde yaşanan hayalkırıklığını az çok tahmin edebilirsiniz. Ta ki Baki Mercimek bunu Sivas seyircisine reva görmeyip santra sonrasında topu kafayla kendi kalesine gönderene kadar. 2 dakika kadar süren üzüntü yerini çılgın bir sevince bırakıyordu deplasman tribününde.
*Yine bir deplasman tribünü manzarası. Gördüğünüz lenduha Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin hizmet binası. Burada güzel bir manzaradan bahsedemeyiz elbet.
*Bir amcanın "Neyse ki 3. golü bulduk yoksa o kadar yolu geri gitmezdi bu donmuş ayaklar" demesi durumu net özetliyordu. Hele bir de maç sonunda Sivas'tan gelen tayfanın birden "Sivas'ın yollarına" türküsünü söylemeye başlaması beni benden alsı desem yeridir. Böylesi zevkli bir maç ve ardından gelen böylesi bir türkü içimi ısıtmaya yetti. Hiçbir Premier Lig maçı insana o tadı yaşatamaz. Böylesine de net konuşuyorum!
Bitirişi de sabahtan beri sanırım 100 kez dinlediğim Alyuvar'dan Çamdan Sakız Akıyor ile yapalım.
Yorumlar
Sanırım sigara yasağını uyguluyan tek yer Eskişehir. Hiçbir yerde gerkçekten içilmiyor; İstanbul ve İzmir'de de yasağın delindiğini öğrendim. Daha bu cuma elemanlar ellerinde zımbırtıyla barları geziyolardı; işin ironik tarafı kontrolörler bizim bara geldiklerinde "bi sigara içelin öyle kontrol edelim" dediler. Yerle bir olduk tabi.
Benim Sivas'taki rekorum -5'ti. Ben de bu son maçta sağa sola yürüyerek ısınmaya çalıştım.
Hayır işin garibi sigara içene ceza yazmakla kalmayıp bir de tribünden atacaklarını söylediler. Bu işler garip işler.
İzledim o videoyu; favorilerimde kaldı uzun süre.