Kayıtlar

Ocak, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Nüü york Nüüü york....

Resim
*Başlık niye Nüü york diye sormayın çünkü uzun süre değiştirmeyi düşünmediğim bir şablonum var artık. O içi geçmiş mavi Blogger şablonundan sonra bunu pek bir sevdim gibi. Sağdaki soldaki widgetlar için değiştirmiyordum ama sağolsun cevval İzmirli blogger geowyns cesaret verdi ben de Brookyln Köprüsü olan bu şablonu yükledim ve widgetları da az çok eski haline döndürdüm. * Günlükte son dakika haberi . 2-B arazilerinin satışı onaylanmış. 29 Mart yerel seçimleri öncesi ilaç gibi geldi ilaç! *Niye Brooklyn diyene Münih filmi derim. Avner'le diğer abinin parktaki konuşmaları sırasında arka planda güzel New York manzaraları vardı. Şaka bir yana önüme gelen ve 3 kolonlu güzel bir şablonu fazla da arayıp uğraşmadan yükledim. İleride Brooklyn'e fark atacak bir Boğaziçi manzarası yükler Orhan Veli 'ye selam ederim. Görüşleriniz için sol tarafta mini bir anket var. Ezici bir çoğunlukla sucks çıksa bile aynı kalacak. Günlük sahibi her türlü değişiklik yapma hakkını saklı tutar. *Fut

Taraftar Anket

Resim
aceto'dan kopyala-yapıştır. Blogu takip edenlerden ve futbol blogu sahibi arkadaşlardan-kendi bloglarında duyurmalarını- ricamdır. Akademik bir araştırma için cevaplanması gereken ve mümkün olduğunca fazla deneğin katılması gereken bir anket var. Sonuçları ;Medya ve Devletin, Sporda Şiddet Üzerine Ters Etkileri" başlıklı akademik çalışmaya referans olacak. Ayrıntılı bilgi Taraftar Sosyal Anketi Blog 'da. Herkese teşekkürler.

Biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce...

Resim
Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce.

Century SLX

Resim
Güzide büyük!lerimizin 100. yıl muhabbeti üzerine düşüncelerimi iyiortagololur.blogspot.com'dan çok güzel dile getirmiş. Bana da kesip kopyalayıp yapıştırmak düşer! Benim bildiğim tek büyük 100'lük Altınbaştır hacı ki onun da resmi en altta. Bir kulüp başkanının talimatıyla bir site yöneticisinin oluruyla yayımlanan bir fotoğraftan bir yazıdan çok, karşı karşıya gelindiğinde birbirine nasıl davrandığındır dostluk. O anlarda yaptıklarındır rakibe saygı. Yukarıdaki fotoğrafların benzerlerini Fenerbahçe taraftarları içinde bulup yayımlamak mümkün. Ama büyüklük yaptığını iddia edenler düşünecek bunu. Yarışta geçildiğinde rakibini Türklüğü satmakla itham edenler, ''Hepiniz Ukrayna çocuğusunuz'' diye slogan atanlar, şampiyon rakipleri kendi stadlarına geldiğinde bırakın alkışlayarak karşılamayı kafalarına 15 bin koltuk, 5 bin şişe su atanlar saygıdan, ebedi dostluktan, büyüklükten bahsedince en iyimser bakış açısıyla havada kalıyor söylenenler. Sevgi eylem gerektirir.

Bir kitap serisi: Türkiye'nin Kentleri

Hayat bu aralar Dışkapı'da ve civarında dingin aktığı için elimden düşüremediğim ve gerçekten severek takip ettiğim kitap serisini de kişisel notlarımı almış olduğum bu günlüğüme kaydetmek istedim. Genel Yayın Yönetmeni Ömer Asan'ın söylediklerinden aktarmak gerekirse; Amaçlarının, 20.yüzyılda doğmuş olan edebiyatçılarımıza, kentlerine kendi yaşam öykülerini de katarak yazılı kültürümüze yeni ve özgün bir belge-edebiyat dizisi kazandırmak olduğunu söyleyen Asan, bu dizide yazarlarının kendi yaşantılarından hareketle yola çıkarak kent yaşamını, olayları, tarihi-politik tanıklıklarını, kentin ve halkının maddi ve manevi kültürel mirasını birebir gözlemleriyle yazıya dökmekte olduğunu belirtiyor. Hedefleri, 85 kent ya da kent özelliği taşıyan il, ilçe ve kasabalar Bu seri ve yazılış amacına "Hoşça Kal Dinar" kitabının yazarı şair Nedret Gürcan'ın adı geçen kitaba yazmış olduğu önsözden devam edelim. 'Bir kentin yaşamındaki önemli olay ve kişileri yazıp, geleceğe

Ayraç#4

Resim
Memleket futbolunun değişik yüzleri hakkında uzunlu kısalı makalelerden oluşan bir derleme. Kimisi futbol aleminin içinden kimisi dışarıdan bakışla, kimisi uzman gözüyle kimisi gönül gözüyle yazılmış. Futbol üzerine kimisi uzman kimisi gönül gözüyle yazılmış çeşitlemelerden oluşan ve editörlüğünü her daim hürmetle andığım maraton tribününden Gençlerbirlikli komşumuz Tanıl Bora'nın yaptığı bir kitaptı "Takımdan Ayrı Düz Koşu". İzmir futbolu ve takımları üzerine Serkan Seymen tarafından yazılan "İzmir'in Plakası Kaç?" en çok hoşuma giden bölümdü. Oradan alıntılayarak futbola bakış açımızı hatırlayan iki kısmı alıntılayarak bitireyim. Sahadakiler istediği kadar koştursun, tribündekiler istediği gibi sevinsin, bağırsıni kahretsin kendine ya da küfretsin. O an, bir futbol maçı; havada süzülüp yere düşen bir kağıt şeridinin güzelliği bizim için. Çünkü galiba futbolda esas keyifli olan geçmişten konuşmaktır. Bir sezon öncesi bile sohbet malzemesi olarak bu sezondan

Daha da Altay maçı seyredersem?

*İnsan Arog izlemiş ve üzerine de alakasız maçlar serisinden Altay-Galatasaray gibisinden oldukça zevkli bir maç seyretmişse 2 saatlik uykuyla günü geçirdiğini anlar mı? *Bakıyorum listemdeki, izlemedeki herkes bildiğin günlük yazıyor. Sanırım o kadar deli dolu yaşayamıyorum. Ya da istesem de o kadar çok yazamıyorum. Bu yazının sabah 5te başlayıp öğleden sonra 4te yayınlanması buna güzel bir örnek. *Üniversite hayatım boyunca bütün vize final sınavlarının son gecesini "sabah erken kalkıp çalışırım" bahanesiyle uyuyarak geçirmiş olan ben nasıl olur da alakasız bir gün olan bugün sabah 5te ayakta olabilirim! Daha üzerine geceyi Esenboğa'da çalışarak geçireceğim gerçegi var. Her cuma gecesi sıradanlaştığı üzere bir elim Kabil'de, ötekisi Brüksel'de. *Kendimi Dost Kitabevlerinin yeryüzündeki bütün şubelerinden uzak tutmalıyım! Cuma öğle sonrasından elimde kalan bir adet Toefl hazırlık kitabı, bir diğeri de Hoşça Kal Dinar. *En güzel kredi kartı borcu ödenmediği için b

Her telden....

Resim
*Ankara'nın ayaz sabahları hep mi böyle hüzün ve keder yüklü olur? Hayal meyal hatırlıyorum aklımda kalan Uğur Mumcu'nun öldürüldüğü sabahın görüntülerini. Karlı ve soğuk bir Ankara sabahıydı. Ve yine böylesi bir sabahta ölen ablasının çizmelerine sarılan kızkardeşinin görüntüleriydi yürekleri parçalayan. Aslında bir önceki cümlede "yürekleri" yerine "yüreklerimizi" diyebilmeliydim ama şöyle bakınca etrafa gördük ki bazısı yürek değil bildiğin 100 gram et taşıyor göğsünün orta yerinde. Bildiğiniz şu Vakit saçmalıklarından dem vuruyorum evet. Ortada yitip giden 7 canın üzüntüsünü es geçip de olayı ancak yılbaşı kutlamasına indirgemek de ancak böylesi yobazların tekelindedir. Bize kalan yeni yılın ilk gününde bir iç sızlamasıdır. Yobazları pek sallamayın. *Kızılay'da buluşan Ankaralıların tek eğlencesi yeraltına girip kuyruklarda helak olmak. Gaz için. Bildiğin gaza gelip metrelerce kuyruk yapıyorlar. Doğalgaz gibi elzem bir kamu hizmetinin önödemeli olmas