Her telden....



*Ankara'nın ayaz sabahları hep mi böyle hüzün ve keder yüklü olur? Hayal meyal hatırlıyorum aklımda kalan Uğur Mumcu'nun öldürüldüğü sabahın görüntülerini. Karlı ve soğuk bir Ankara sabahıydı. Ve yine böylesi bir sabahta ölen ablasının çizmelerine sarılan kızkardeşinin görüntüleriydi yürekleri parçalayan. Aslında bir önceki cümlede "yürekleri" yerine "yüreklerimizi" diyebilmeliydim ama şöyle bakınca etrafa gördük ki bazısı yürek değil bildiğin 100 gram et taşıyor göğsünün orta yerinde. Bildiğiniz şu Vakit saçmalıklarından dem vuruyorum evet. Ortada yitip giden 7 canın üzüntüsünü es geçip de olayı ancak yılbaşı kutlamasına indirgemek de ancak böylesi yobazların tekelindedir. Bize kalan yeni yılın ilk gününde bir iç sızlamasıdır. Yobazları pek sallamayın.

*Kızılay'da buluşan Ankaralıların tek eğlencesi yeraltına girip kuyruklarda helak olmak. Gaz için. Bildiğin gaza gelip metrelerce kuyruk yapıyorlar. Doğalgaz gibi elzem bir kamu hizmetinin önödemeli olması gibi bir mantıksızlık var mı! O zaman elektrik de önödemeli olsun. Zaten elektriğimizin büyük kısmını üretmek için doğalgaz kullanmıyor muyuz! Bu sebepten hakedildikleri gibi yönetilen Ankara ve bunun gibi ampille aydınlatılan şehirlere her türlü işkence müstehak. Hadi ben kitap, müzik bir şekilde ben orada kemiksiz 2 saat bekledim ama yaşlılara, çocuklulara bu eziyet yazıktır ulan, günahtır ulan!

*Artık Ankara'nın tek ve ebedi Firavunu Göççek hazretlerinin adaylığı kesinleşti ya ne kadar karalar bağlayıp yas tutsak azdır. Dikkat ettiğim konu İstanbul'da gazetelerinin odalarından Ankara ve Göççek üzerine yazılar döşenebilen bir kısım medya peydahlanmış. Alın sizin olsun madem bu kadar seviyorsunuz. Hatta Firavun ömrü yetene kadar 15er senelik periyodlar halinde bütün şehirleri Ankara'ya benzetsin. Taharet etmeye su bulamadığınız gün görürüm ben sizin Göççek sevdanızı!

*Yazının boşluğu boşuna "Her telden" değil. Tam olarak arayıp öğrenemsem de Erciyes dolaylarından aileye bir junior katılacak galiba 2009 içerisinde. Gıdısında biriken kaymağı yirim!



*Uykusuz ve Çarpışma okuyanlar meramımı daha iyi anlayacaktır. Belki üstünkörü yazılmış bir balon olabilir ama bu haftaki öyküde geçen bu Sonbahar filmiyle ilgili geçenler biraz yanlış gibi. Sonbahar filmini ve filmin zihinleri tazelemeye çalışmaya yönelik gayretini sadece görüntü güzelliği olarak algılamak biraz hafif olur. Ya da orada öyle olmadı da ben filme iki kez izlediğim için aşırı anlam yüklediğim için biraz garipsedim durumu. Demem o ki filmde dikkati çekmesi gereken unsur Karadeniz'in o eşsiz doğası ve görüntülerin güzelliği değil anlattığı hikayedir. Film boşuna "Her daim düşleri peşinde koşan sabırsızlık zamanının güzel çocuklarına"adanmamıştır.



*Oğlunun havacılık merakı için 2 uçak satın alarak havayolu kuran işadamlarının bulunduğu bir ülkede yaşıyoruz. Ne demişler zenginin uçağı ziggy'nin çenesini yorarmış. O el bagajları 5 kilogramı geçmeyecek ulan! Naim misin 20 kilo bagajı başüstü dolaba kaldıracaksın kitapsız!

*Yazı biterken Sonbaharın fragmanı dönüyordu arkada. Kapanışı da Mikhail yapsın "İyi kötü bir sosyalizm ümidi vardı amk şimdi o da kalmadı"

Yorumlar

miracsaral dedi ki…
Üstat Kocatepe camisini oradan gördüğüne göre, bu fotoğrafın nereden çekildiğini merak ettim. Tahminim Seyranbağları tarafı ama yanlış herhalde, zira direk salladım :)
ziggytheking dedi ki…
İyi sallamışsın yine de zira o resim Kolej sırtları Kurtuluş civarından çekildi. Eski evini görmek için soğukta iki saat yürüyomuş insan :)

Hoşgeldin bir de.
woundheir dedi ki…
Ankara'nın ayaz sabahları hep böyle hüzün ve keder yüklü evet..

sonbaharı hala izleyememiş olmanın sıkıntısını postunda da yaşamış olduğuma inanamıyorum. izlemeliyim :)
ziggytheking dedi ki…
@woundheir,

oku, izle ve her daim yaz!
La Loba dedi ki…
100 gram et. güzeldi.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Başımız sağolsun...

Şehir Eskişehir'dir!

Dışkapı Postası#2