Futbol Dilencisi Junior'ın Haftasonu Notları#4
*Salı gecesi haftasonuna dair notlar yayınlamak biraz garip ama pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. Sezon bittiğine göre en erken 11 Ocak'a kadar Dilencilik Notları'na ara.
*Haftasonu Futbol Dilenciliğine televizyon karşısında EsEs'i TS karşısında izleyerek başladık. Aslında izlediğimiz en hafif tabiriyle bir ortaoyunuydu. Haftaiçinde günümüz Türk futbolunun en mühim meselelerinden biri olan yönetici eşrafı çapsızlığının güzel bir örneğini ortaya koyan TS Başkanı S.Ş, hakemi ve federasyonu baskı altına aldı ve TS taraftarı da hakemi havaalanında karşılayarak bu oyuna gelince Fırat Aydınus sahada "Evsahibi takım nasıl kayırılır?" üzerine bir doktora tezi yazdı. Demek ki neymiş haftaiçinde yönetimi taraftarı galeyana çağıran başkanın rakibine sol kroşe geçiren oyuncusuna kırmızı kart gösterilmezmiş. 9 kişi kalacak bir TS bırakın EsEs'in üzerine gelmeyi o 1-1'lik skoru bile koruyamazdı. O sinirle de yazmıştım 33. haftada Eskişehir'de kolbastı değil bildiğin Eskişehir çiftetellisi oynanacak! TS yönetiminin bu çapsızlığını en iyi özetleyense Volkan Konak abimizden yöresel biçimde geliyor. Bu şekilde şampiyon olacağına ve o şampiyonluğun lekesiz olacağına inanan TS taraftarına gelsin
"Ağlamaylan tükettin Zigana'nın dağını!"
*Arkadaşa verdiğim kombineyi almak için gittiğim Batıkent'te metroda gördüğüm Anadolujet reklamdan alıntılıyorum. "Taraftar deplasmana kolay gidebilsin diye ilk 59 bilet 59YTL" Ya hiç dayak yemedi bu reklamı yapanlar ya da başka ülkede yaşıyorlar! Taraftar otobüsü, tahsis edilmiş 302 belediye otobüsü, tren neyse anlarım da uçakla deplasman yapmak da nerden çıktı şimdi! 95-96 sezonunda Bursa'ya giderken belediye otobüsünün "Duracak" düğmesini kullanıp tezahüratlarla arka kapıyı açtıran daha sonra hareket halinde ihtiyaçlarını gören taraftarları görmüş insana ne uçağı ne deplasmanı Allasen!
*Böylesi geçen hararetli bir cumartesi akşamından sonra ertesi gün Ankara'da Gençlerbirliği'ne konuk olacak Sivasspor'un maçını izlemek farz olmuştu. Bu kısımda futbola değil onun yanına yöresine dair gözlemlerde bulunmanın yeridir. Maç öncesi Ulus'tan stada giden yoldan geçip seyyar bir tezgahtan çay içip bildiğin bayat açma eşliğinde karın doyurarak amatör küme maçı izlemek içindir bütün çilemiz. Ne soğuk alıkoyabilir ne de maddi engeller bizi futboldan. İşte bu yüzdendir Şükrü Saracoğlu'na doğru yolculuk hayalleri kurmaktayım şimdilerde. Gece trenle yola çıkıp sabahında Haydarpaşa'da kahvaltı ve Kadıköy turu sonrası maç. Ve yine trenle Ankara'ya dönüş. Hayalleri bir kenara bırakır da gerçek hayata dönersek Sivasspor pek de tat vermeyen bir futbol sonrası Gençlerbirliği engelini 2-1le aşıyor ve Apertura'yı averajla lider tamamlıyordu. Lakin Anadolu'da büyük sempati uyandıran Sivasspor'un kendi taraftarı tarafından Ankara'da yalnız bırakılması ise çok garip bana göre. Biz EsEs taraftarı ki bir Ramazan gününde oruç başımıza vurmuşken inletmiştik 19Mayıs'ı. Türkiye'ye tribün kültürünü getiren taraftar boşuna değilmişiz demek ki!
*LigTv'nin geçici yorumcuları Yılmaz Vural, Mustafa Denizli gibi teknik adamlar iş buldular ama bu Oktay Derelioğlu ve Sanlı Sarıalioğlu işkencesinden ne zaman kurtulacağız bilinmez!
*Geçen sene soğuk bir pazar günü ertesi günkü sınava çalışamayıp evden amaçsız çıkmış Atakule'ye tırmanmış, sonrasında Tunalı'dan falan geçip Kolej'deki evime gitmiştim. Tembellik güzeldir!
*Hala bilmeyeniniz varsa Ulus'taki Atatürk heykelindeki atın bütün ayakları yerde. Sizin bildiğiniz o şaha kalkmış olan Samsun'daki!
*Birlik Mahallesi'ndeki halısahaya gitmek için Oran Sitesi'ne giden otobüse binince Yıldız'daki yurt maceralarım aklıma geldi. Yorgun argın geçen bir günün ardından insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden birisi olan toplu taşıma aracında uyuyakalma sonrası Ankara'nın akşam ayazında bir saat yol yürüyüp dönmüştüm yurda. 5 dakikalık keyif için 1 saat çile çekmek. Ayrıca bu sefer bindiğim otobüsün biletçisinin para çekmek için bankaya gitmesi de ayrı bir tuhaflık. Durakta yolcu almak için yatan otobüs çok görmüştüm de bankamatiğe giden biletçiyi bekleyen ilk otobüs bu oldu. Olmaz olmaz demeyin olur olur!
*Geçenki Kayseri macerasında yolda izlediğim Beyaz Melek'te tekrar gördüğüm ve hafızama Gazi Çavuş olarak kazınan Erol Demiröz'ü ESB'de kafede abimle otururken görmüştüm de bir kelam edememiştim. Hala içimde uktedir.
*Kapanışı da Kayseri Hatırası 2009 takvimli kupa yapsın. 2010 gelince kırarım heralde!
*Haftasonu Futbol Dilenciliğine televizyon karşısında EsEs'i TS karşısında izleyerek başladık. Aslında izlediğimiz en hafif tabiriyle bir ortaoyunuydu. Haftaiçinde günümüz Türk futbolunun en mühim meselelerinden biri olan yönetici eşrafı çapsızlığının güzel bir örneğini ortaya koyan TS Başkanı S.Ş, hakemi ve federasyonu baskı altına aldı ve TS taraftarı da hakemi havaalanında karşılayarak bu oyuna gelince Fırat Aydınus sahada "Evsahibi takım nasıl kayırılır?" üzerine bir doktora tezi yazdı. Demek ki neymiş haftaiçinde yönetimi taraftarı galeyana çağıran başkanın rakibine sol kroşe geçiren oyuncusuna kırmızı kart gösterilmezmiş. 9 kişi kalacak bir TS bırakın EsEs'in üzerine gelmeyi o 1-1'lik skoru bile koruyamazdı. O sinirle de yazmıştım 33. haftada Eskişehir'de kolbastı değil bildiğin Eskişehir çiftetellisi oynanacak! TS yönetiminin bu çapsızlığını en iyi özetleyense Volkan Konak abimizden yöresel biçimde geliyor. Bu şekilde şampiyon olacağına ve o şampiyonluğun lekesiz olacağına inanan TS taraftarına gelsin
"Ağlamaylan tükettin Zigana'nın dağını!"
*Arkadaşa verdiğim kombineyi almak için gittiğim Batıkent'te metroda gördüğüm Anadolujet reklamdan alıntılıyorum. "Taraftar deplasmana kolay gidebilsin diye ilk 59 bilet 59YTL" Ya hiç dayak yemedi bu reklamı yapanlar ya da başka ülkede yaşıyorlar! Taraftar otobüsü, tahsis edilmiş 302 belediye otobüsü, tren neyse anlarım da uçakla deplasman yapmak da nerden çıktı şimdi! 95-96 sezonunda Bursa'ya giderken belediye otobüsünün "Duracak" düğmesini kullanıp tezahüratlarla arka kapıyı açtıran daha sonra hareket halinde ihtiyaçlarını gören taraftarları görmüş insana ne uçağı ne deplasmanı Allasen!
*Böylesi geçen hararetli bir cumartesi akşamından sonra ertesi gün Ankara'da Gençlerbirliği'ne konuk olacak Sivasspor'un maçını izlemek farz olmuştu. Bu kısımda futbola değil onun yanına yöresine dair gözlemlerde bulunmanın yeridir. Maç öncesi Ulus'tan stada giden yoldan geçip seyyar bir tezgahtan çay içip bildiğin bayat açma eşliğinde karın doyurarak amatör küme maçı izlemek içindir bütün çilemiz. Ne soğuk alıkoyabilir ne de maddi engeller bizi futboldan. İşte bu yüzdendir Şükrü Saracoğlu'na doğru yolculuk hayalleri kurmaktayım şimdilerde. Gece trenle yola çıkıp sabahında Haydarpaşa'da kahvaltı ve Kadıköy turu sonrası maç. Ve yine trenle Ankara'ya dönüş. Hayalleri bir kenara bırakır da gerçek hayata dönersek Sivasspor pek de tat vermeyen bir futbol sonrası Gençlerbirliği engelini 2-1le aşıyor ve Apertura'yı averajla lider tamamlıyordu. Lakin Anadolu'da büyük sempati uyandıran Sivasspor'un kendi taraftarı tarafından Ankara'da yalnız bırakılması ise çok garip bana göre. Biz EsEs taraftarı ki bir Ramazan gününde oruç başımıza vurmuşken inletmiştik 19Mayıs'ı. Türkiye'ye tribün kültürünü getiren taraftar boşuna değilmişiz demek ki!
*LigTv'nin geçici yorumcuları Yılmaz Vural, Mustafa Denizli gibi teknik adamlar iş buldular ama bu Oktay Derelioğlu ve Sanlı Sarıalioğlu işkencesinden ne zaman kurtulacağız bilinmez!
*Geçen sene soğuk bir pazar günü ertesi günkü sınava çalışamayıp evden amaçsız çıkmış Atakule'ye tırmanmış, sonrasında Tunalı'dan falan geçip Kolej'deki evime gitmiştim. Tembellik güzeldir!
*Hala bilmeyeniniz varsa Ulus'taki Atatürk heykelindeki atın bütün ayakları yerde. Sizin bildiğiniz o şaha kalkmış olan Samsun'daki!
*Birlik Mahallesi'ndeki halısahaya gitmek için Oran Sitesi'ne giden otobüse binince Yıldız'daki yurt maceralarım aklıma geldi. Yorgun argın geçen bir günün ardından insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden birisi olan toplu taşıma aracında uyuyakalma sonrası Ankara'nın akşam ayazında bir saat yol yürüyüp dönmüştüm yurda. 5 dakikalık keyif için 1 saat çile çekmek. Ayrıca bu sefer bindiğim otobüsün biletçisinin para çekmek için bankaya gitmesi de ayrı bir tuhaflık. Durakta yolcu almak için yatan otobüs çok görmüştüm de bankamatiğe giden biletçiyi bekleyen ilk otobüs bu oldu. Olmaz olmaz demeyin olur olur!
*Geçenki Kayseri macerasında yolda izlediğim Beyaz Melek'te tekrar gördüğüm ve hafızama Gazi Çavuş olarak kazınan Erol Demiröz'ü ESB'de kafede abimle otururken görmüştüm de bir kelam edememiştim. Hala içimde uktedir.
*Kapanışı da Kayseri Hatırası 2009 takvimli kupa yapsın. 2010 gelince kırarım heralde!
Yorumlar