Futbol Dilencisi Junior'ın Pazar Notları#6
Sonuncusunu en son 4 Mayıs'ta yazdığım Pazar Notları'na aynen devam. O zaman Ankaragücü ile Ankaraspor'un son buluşmasına dolayısıyla tarihe tanıklık etmiştim.
*En üstte son model bir Porsche Cayenne olmasının nedeni dünkü dumur. Tam biletimi almışım, Gençlik Parkı tarafından 19 Mayıs'a doğru yola koyulmuşum ki sağdan yaklaşan aynı bu resimdeki gibi bir beyaz Cayenne gördüm. İçerisindeki de Sivasspor'un sağ bek oyuncusu Abdurrahman Dereli. Dünya dönüyor da bana mı dönüyor amk dünden sonra?! Cayenne la boru değil!
*Biletix'te Gençlerbirliği-Sivasspor maçını kalearkası 10TL, Maraton 20TL diye gördüğümü hatırlıyodum. Ta ki gişe önünde bir yaşıma daha girene kadar. O ana kadar Twitter da dahil olmak üzere kalearkası olacak diye hayıflanıyordum ki ne göreyim? Hem kalearkası hem maraton 10TL. Maraton biletimi kaptığım gibi çok hatıralarımın olduğu ve iyi çocuk olup da Tanıl Bora'yı bile gördüğüm C Bloğa doğru yönlendim.
*Üst aramasında polisleri hepten ortadan kaldırmışlar iyi olmuş. Her ne kadar onları da sevmesem de turuncu yelekliler polisten iyidir.
*Ama polis bu boş geçen pazar öğleden sonrasını neşelendirmeyi bildi. Olay çıkaracak en son taraftar olan Sivasspor taraftarından bir kişi bir ara fevri bir hareket yaptı, karıştı deplasman tribünü ama toplasan en fazla 3 kişinin karıştığı bir olay benim gördüğüm kadarıyla. Bizdeki gibi yukardan aşağıya bir hareketlenme veya koltuklara karşı bir antipati yok. Ama beyaz kasklılar olay bölgesine yaklaşık 20 kişilik bir güruhla hareketlendi ki Süper Lig'i bizler kadar özleyen başkalarının da olduğunu anlamış olduk!
*Maçtan önce Opera'dan stadyuma Gençlik Parkı'ndan geçtim. Yolumun üzeri olmasa bile Gençlik Parkı'na uğrar oldum zaten bu aralar. Her ne kadar eski halini daha çok ansam ve sevsem de bu halinin de etkisi altındayım. Güneşli bir ekim öğle sonrası, lunaparktan gelen cıvıltılar, etfafta gezen aileler, evde annemle babam var her ne kadar günübirlik uğruyor da olsalar. Eksik olan birşeyler elbet oldu olacak ama bu eksikler anın kıymetini ve bu güzel pazar gününün mazide ayrı bir yeri olmasını etkilemeyecek.
*Gençlerbirliği maraton tayfasında da çok değişik simalar vardır. Dünkü örnek maça doğranmış yeşil ve kırmızı elmalarla gelen amcaydı. Nerde maça giden eşine beslenme hazırlayan bir kadın var, orda mutlu bir ev hayatı var.
*Güneşli pazar öğle sonrası dedim aklıma ne geldi. Çocukken şaşırdığım şeylerden birisi de maç özetinde mevsim değişimidir. Eskiden de böyle 3 dakika sınırı var mıydı hatırlamıyorum maç özetini izlerken hava durumunun değiştiğine tanık olursunuz. En bariz örnek de geçen sene 15 Mart'ta oynanan ve Emre Toraman'ın kendi kalesine 2 gol attığı Eskişehirspor-Bursaspor maçıdır. O maçta hem güneş, hem rüzgar hem de kar vardı. Hem güneşi görüp hem kar yağdığına şahit olduğunuz maç en çok şaşırtanıdır. Aynı gün PAF takımı da kendi kalesine attığı gollerle yenilmişti. Eskişehirspor tarihi için kara bir gün.
*19 Mayıs Maraton tribünün siluetine takılanlar. Bizzat kendi objektifimden. Tırt bir 6300 ama objektif işte. Hala üzerinden atlayan var mı bilemediğim Paraşüt Kulesi, çok camlı ve tepesinde helikopter pistli Büyükşehir Belediye Binası, Ankara Arena inşaatında çalışan ve ikide bir sağa sola dönerek dikkat dağıtan iki vinç, tepesinden Ankara'nın daha bir güzel göründüğü ve ikinci kez binmeye korktuğum lunaparktaki Ankara Asansörü. Bir de gece maçı oynanırsa ve inişler 03 pistlerine alınmışsa yaklaşmada olan uçaklar. Maraton tribününde maçtan başka herşeyi izleyen bir Futbol Dilencisi'nin gözüne takılanlar bunlar.
*15 gün önce Fenerbahçe gol atınca sevinen Tarık adlı Başkan Yardımcılarına çok ciddi tepki vardı Gençlerbirliği tribününde. Nerede dişinden tırnağından arttırdığıyla maça gelen has taraftar, nerde rakibinin golüne sevinen yönetici! Çok melankolik olacak ama yönetimler, futbolcular sahtekar, en büyük tribündeki taraftar!
*Sahaya dönersek birşey dikkatimi çekti. Gençlerbirliği'nde İlhan Eker'in yokluğunda kaptan Orhan Şam'dı. Her ikisi de OFTAŞ/Hacettepe kökenli bu iki oyuncunun geldikleri Gençlerbirliği'nde kaptanlığa kadar yükselmeleri kansız bir devrim gibi. Hacettepe de Bankasya maçlarını Cebeci'de oynuyormuş. Gidip de hatıraları yadetmek lazım şehre kış gelmeden.
*Yeşil zeminden bir başka güzel olay. Baş aktör Serdar Kulbilge. Bir atakta Gençlerbirliği'nden bir oyuncu yerde kaldı ve Sivasspor da oyunu devam ettirdi. İngilizler bu konuda her türlü yetkiyi hakeme vererek işin içinden çıkabildiler. Bizde olsa ne tür fırtınalar kopacağını en has medyumlar bile bilemez. Atak bir şekilde sonlandıktan sonra kalesinde duramayan! Serdar, ortasahaya kadar gidip rakibe posta koyuyor ve hakemden sarı kartı görüyor. Burayı okuyorsa! Serdar'a bir çift sözüm var. Belli ki İlhan Cavcav kaleye koyacak çuval bulamamış seni geçirmişler kaleye. Sağa sola dalaşmadan işini yapsan, deplasman tribünüyle uğraşıp yerlere yatıp çimleri yemesen ve hatta çimlere basmasan, daha iyi olmaz mı?!
*Aslında bu pazar gününü Ankara'da cehennemin dibi olarak gördüğüm Yenikent ASAŞ'ta Gökçek'e söverek geçirecektik ama şehirde kalmak en iyisi. Zira Ankaraspor boyladı oraları!
*Biterken nasıl oldu anlamadım Volkan Konak'tan Feriğim çalıyordu.
Benim en büyük kudretim senin sahiden şehrimde olduğunu bilmek...
Gerisi vallahi yalan, billahi yalan.
Yorumlar
buarada hacettepe her maçını cebeci'de oynamıyor, 19 mayısta oynadığı da oluyor.
O tezahüratı duyamadım ben. Maraton biraz gürültülüydü ama şu ara Sivas'ın kıskanılacak hiçbirşeyinin olmadığı besbelli.
Dün kayıt yapan videodan başka düğün fotoğrafçısı gibi fotoğraf makinesiyle zumlayarak tribünden enstantaneler yakalayan bir başka polis daha vardı. Çok garibime gitti.
Ben Cebeci anılarını yadetmek istediğim için orada oynanan bir maça gitmek istiyorum aslında. Çok ayrı bir yeri var Cebeci'nin EsEs tarihinde.
eline, yüreğine sağlık...
Size karşı çok mahcubum. Ben yazmaya devam edeyim siz okumaya. Yoksa bir maile 3 ay cevap vermemişim. Eşeklik bu bendeki...