Başımız sağolsun...

Noktasına virgülüne dokunmadan pesindeyiz.blogspot.com'dan alıntıladım. fazla diyecek birşey bırakmamış yazar, bana ellerine sağlık demek düşer. Demin inflack "ne yazsam popülist olacak" demiş ama iğneyle çuvaldız saklandıkça gerçekler acıtmayacak.


şehitliğin yine hayatta her şeyi az olanlara verildiği bir saldırı daha yaşadık. şehit ailelerine haberlerden gazetelerden internetten baktığımda gördüğüm hiç bir zaman değişmeyen manzara. şehit olanların özelikleri;

- paraları azdı; çok olsa o sürgün yerlerinde askerlik yapmazlardı.

- "tanıdık"ları azdı yada hiç yoktu; olsaydı bir torpille merkezi bir yerlerde olabilirlerdi.

- eğitimleri azdı; hiç olmazsa kıytırık da olsa bir üniversite eğitimine sahip olsalardı muhtemelen kısa dönem askerlik yapacaklarından orada olmazlardı olsalardı da asteğmen olarak bulunurlardı, belki yine ölürlerdi ama arkalarından daha çok ağlanır daha çok gözyaşı dökülürdü "vatanın beyinleri, geleceği öldü" diye. insan üniversite mezunlarının ölmesine daha bi başka üzülüyor sanki, eğitimliler ölmeyi sanki daha az hak ediyor eğitimsizlerden. işte onlar az eğitimli olduklarından göz yaşları da ona göre aktı. gözyaşında bile bir eşitlik elde edemediler.

- düzgün bir işleri yoktu hiç de olmadı; olsaydı uzman erbaş falan olmazlardı. oralarda askerlik yapmak gerçi risk demekti ailenden eşin dostundan hayattan mahrum olmak demekti ama "parası iyi"ydi. ailesine biraz olsun daha iyi bakabilmek için bu fedakarlığı göstermek lazımdı. o da hayatından fedakarlık etti.

- evinin, çocuğunun(bebeğinin), karısının, kendisinin eşyası azdı; tüketim kültürüne bir türlü esir olamadı. kendini alışverişe verip yozlaştırma fırsatı ne ona ne de ailesine hiç verilmedi.

- itibarları azdı; bu hayatta itibar sahibi olabilmek, toplumca önem verilir kişiler olabilmek, isimlerinden bahsettirebilmek için ölmeleri gerekti. yaşasalardı yolda görüldüklerinde suratlarına bakmayacak yanlarından, kıro keko köylü maganda denilip geçileceklerdi.

- hayattayken çalıştıkları işte yaşadıkları düzende sömürülüyorlardı. her biri kazandığının belki on katını kazandırıyordu; öldüklerinde de bu kural değişmedi. sadece ölümleri yaşarken kazandırdıklarından çok daha fazla kazandırdı tvlere gazetelere bir türlü susamayan yorumculara tek fark bu sefer onlar kazanamadı.

Yorumlar

seer dedi ki…
öncelikle teşekkürler bıraktığın yorum sayesinde blogunu tanıma fırsatı buldum.

Bizim ekiptede bir eskişehirli var,severiz oraları da... yakında misafiriniz olacağız..

Saygılar

PSNDYZ!
ziggytheking dedi ki…
her zman bekleriz de bu deplasman filmine ait posta yaptığım uzun yorum sansüre takıldı galiba :)
seer dedi ki…
eskişehirli moderator arkadaşla hemen konuştum haberim yok dedi,tekrar bakıyor!
ziggytheking dedi ki…
başka birisine takılmış olabilir. eskişehir küme düşere sanırım biraz sert bi cevap yazmıştım :)
seer dedi ki…
yorum yayınlandı....eskişehir düşer diyen arkadaş zaten eskişehirli,elinden geldiğince de gider maçlara....orda bir istanbullu olarak değil eskişehirli olarak,üzülerek belirtiyor gözlemini....ayrıca tmm anti istanbul falan da,her şeye muahlefette biraz fazla değil mi?

aklı başında her istanbul taraftarı,sivas,malatya, ya da belediye takımları yerine köklü ve ateşli taraftara sahip zor deplasmanları tercih edecektir!
ziggytheking dedi ki…
ama aklı başında üç büyük yönetimi ve aklı başında medya bu gibi bir düşünce içerisinde olmayacaktır. hep beraber görüyoruz ki kalitesiz ligin geriye olumsuz dönüşü avrupa'da ve ulusal takımda da olacaktır. toplam olarak ligin kalitesinin artmasıdır biraz da anti istanbul. bu istanbul merkeziyetçiliğe karşı çıkma anti-istanbuldur ve herşeye muhalefet demek değildir. yeter ki yayıncı kuruluş-medya-üçbüyük şeytan içgeni futbolumuzun gelişmesini içten istesin geri kalanı kendiliğinden gelecektir.
seer dedi ki…
medyanın da yönetiminde milyonluk topçularında köküne kibrit suyu... hiçbiri galatasaray demek değil taraftar kadar.... baktığın anlamda endüstriyel futbola karşı her beden dediinden yanadır zaten..
ziggytheking dedi ki…
o zaman hepimiz ibrahim altınsay gibi "futbol dilencisi"yiz. yoksa 114.90ytl'ye kapşonlu bir montu bu fakirlere satamazsın...
Adsız dedi ki…
bağlantı sayın artmış. neler oluyor??

çok manalı bir yazı ama hala da savunuyorum. ne yazsak popülist. insan cidden kötü hissediyorsa, kendisi çalışır çabalar ve bunları durdurabileceği ya da en azından etkili olabileceği konumlara gelmeye calısır. "az laf çok iş"
ziggytheking dedi ki…
hangi bağlantı sayısı??

bunların değişmesi çok ama çok köklü değişikliklerin olması gerekiyor ve bunları görmeye bizim bile ömrümüz yetmeyebilir...
seer dedi ki…
yazarak insanlara ulaşırsın,ulaştıkça belki kafalarında bir ışık saçarsın....biz topluma bu savaşın gereksiz olduğunu bile anlatamamışken senin dediğin biraz zaman alacak...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şehir Eskişehir'dir!

Dışkapı Postası#2